“sana karşı nefretten başka bir şey hissetmeme rağmen, yalnızca senden yardım alabilirdim. kalpsiz, hissiz yaratıcıdan! bana anlama kabiliyeti ve tutkular vermiştin ve sonra insanlığın aşağılaması ve vahşeti için bir denek olarak ortalığa salmıştın. ama merhameti ve beni düzeltmeni yalnızca senden dileyebilirdim ve insan biçimi takınmış başka varlıklardan boş yere elde etmeye çalıştığım adaleti sende aramaya karar verdim.”
“oysa biz, yaşamaya devam edenler, her yıl, her ay, her gün yaşlanmaya devam ediyoruz. öyle zamanlar oluyor ki bazen her saat başı yaşlandığımı hissediyorum adeta. ve işin korkunç yanı, bunun doğru olması.”
“…hep kötü şeyler oldu. biliyor musun, başımın üzerinden hep kötü rüzgarlar geçiyor sanki.”
“rüzgarlar da yön değiştirir.”
“gerçekten böyle mi düşünüyorsun?”
“günün birinde mutlaka değiştirecektir.”
“duygular da yerçekimine göre hareket ediyordu. bağınız olan, duygularınızı paylaştığınız birinin karşısında yalan söyleyip paçayı kurtarmak zordu. gerçekler ortaya çıkmak isterdi. bu, özellike üzüntünüzü ya da hassasiyetinizi gizlemeye çalıştığınız zamanlarda geçerliydi. üzüntünüzü bir yabancıdan ya da güvenmediğiniz birinden saklamak daha kolaydı.”