Öylece bakıp susmak, bazen konuşmak istersin yüreğinden ağız dolusu bir çığlık gelir boğazını ağrıtır.
Konuşamaz susarsın. Susarsın da buda içini çok acıtır. Koşmak istersin kimsenin olmadığı bir yere sığınmak. Ama gidemesin seni tutan bir şey vardır. Bunun ne olduğunu anlamazsın düşünürsün.
Geride kalanları özleme korkusu mu?
Kalanların sana duyacağı öfkemi? Nereye gideceğini bilmemek mi? Düşünürsün ama sadece gitmek istersin, gidemezsin yaşamaya devam edersin sana azap veren bu kurtlar mağarasında bir gün bu mağaradan çıkıp yep yeni yerler keşfedeceğin günü hayal edersin. Mağaranın ağzından sızan o küçük ışığa dalarsın kim bilir o ışıkta seni bekleyen nasıl bir huzur ve kaçış vardır. Yaşanmışlıkları geride bıraka bilmenin mutluluğu vardır. Kocaman bir tebessümle mağaranın içini ışık kaplar ve kaçmak istediğin dünyanın içinde buluverirsin kendini. İstediğin gibi yürürsün, koşarsın, belki yüksek bir yerden atlarsın ama ölmezsin.
Bir sesle irkilirsin mağaraya geri dönersin. Tekrar
Belki hayatını kurtarırsın ama aslında senin için gerçek mağaradan bir adım ötedir. Ve sen bir gün bu adımı aşacağın günü beklersin.