John Katzenbach öyle bir yazar ki; yazdığı her kitap sürüklüyor, geriyor, meraklarda bırakıyor, bitirdiğiniz zaman; vay be dedirttiriyor ;)
Önsezi’ yi de okursanız aynı duygular ile aydı düşünceleri paylaşmış oluruz ;)
Sonu gerçekten etkileyiciydi ve de başı. Diğer kısımlardaki "laf kalabalığı" yani gereksiz detaylar konunun güzelliğini çok perdelemiş bence.
Betimlemeler, betimlemeler..
Bazı bölümler de betimlemelerin fazla olması iyi bir etki yaratmışken bazı yerlerde sıkılmama sebep oldu. Kimi zaman okurken "sadece kitap uzun olsun diye bu kadar detaya girilmiş" diye düşündüm.
Mesela bir eyaleti anlatırken ya da kitabın en başlarında "toplumsal güvenlik sorununu" okuyucuya net bir şekilde anlatabimek,en azından kurguyu hayal edebilmek adında verilen detayları okurken hiç sıkılmadım. Fakat cezaevini gezerken ya da bir bölümde Jeffrey'nin bir eyalette uzun uzun sokakları gezmesi anlatılması çok sıkıcıydı. Okumadan atladığım pek çok satır oldu.
Yazarın alışık olduğumuz akıcı ve yalın dili, teknik cümlelerin bile anlaşılır olmasını sağlamış. Konuyu beğendim ama işleniş şeklinin zayıf olması nedeniyle fazlasıyla basit kalmış.
Bitsin artık diye okuduğum bir kitap oldu. Yazarın tüm kitaplarını okumuş bir okur olarak bu beni hayli üzdü.
Çok hevesli başlamayın derim 10/6
Yazar ,ilmek ilmek dokuduğu hikayede okuru ters köşelerde bırakıp ,sonrada gel buraya diyip öyle güzel toparlıyor ve seni hikayeye öyle çekiyor ki …Bu yazarı neden daha önce keşfetmedim dedim
"En deli olduğum o yıllarda öğrendiğim şeylerden biri şuydu:İnsan, duvarlarla çevrili, pencereleri parmaklıklı, kapısı kitli, delilerle dolu bir odada bulunabilir, hatta tek başına bir tecrit hücresine tıkılabilirdi, ama içinde bulunduğu oda hatıralarından, ilişkilerinden, olaylardan, bin bir çeşit görünmez güçten oluşuyordu. Bazen delüzyonlardan. Bazen halüsinasyonlardan. Bazen arzulardan. Bazen hayallerden, umutlardan ya da hırstan. Bazen öfken. Önemli olan, gerçek duvarların nerede olduğunun ayrımına varabilmekti."