Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
400 syf.
6/10 puan verdi
Bana hitap etmeyen bir kitap onu fark ettim. Çok fazla ayrıntı bilgi var, bir olay bekliyorsunuz kitabın yarısından fazlasını okuyorsunuz hala aynı şeyler değişen bir şey yok. Ben okurken sıkıldım.
Gizem dolu bir maceraya atılmak ve kuantum fiziğinin derinliklerine dalmak isteyenler için heyecan verici bir okuma sunan "Süleyman'ın Anahtarı", bilim kurgu ve gerilim türlerini ustalıkla harmanlıyor.
Roman, Isviçre CERN'de CIA ajanının ölümüyle başlar ve bu olay, Portekizli tarihçi Tomas Noronha'nın adının geçtiği bir
"Tanrının Formülü" benim için gerçekten etkileyici bir okuma deneyimi oldu. Kitabın başlangıcı 1951'de İsrail Başbakanı'nın Albert Einstein'ı ziyaretiyle başlayan bir gerilim atmosferiyle dolu. Bu ziyaret, sadece atom bombası projesi hakkında değil aynı zamanda evrenin temel yasaları ve tanrının varlığı gibi derin felsefi konuları da kapsıyor. Bu karmaşık olaylar arasında CIA'nın devreye girmesiyle hikaye daha da derinleşiyor.
Kitabın dilindeki çekiciliği ve akıcılığı gerçekten çok beğendim. Ancak teknik terimlerin yoğunluğu zaman zaman okumamı zorlaştırdı diyebilirim. Yazar, bilimsel bilgilerin doğruluğunu vurgulasa da, bazı bölümlerdeki derinlik beni biraz sıkıyor gibi hissettirdi. Bununla birlikte kuantum fiziği ve kriptografi gibi konulara ilgim olduğu için bu kitabı büyük bir ilgiyle okudum.
Kitabın çevirisi oldukça başarılı ve akıcı. Kalınlığı sizi korkutmasın, çünkü akıcı bir üsluba sahip olduğu için hızlıca okunabilir. Fakat kitabın tam olarak sindirilmesi zaman alabilir. Bazı felsefi ve bilimsel konuların daha derinlemesine anlaşılması için kitabı ikinci kez okumam gerektiğini düşünüyorum.
Sonuç olarak, "Tanrının Formülü" benim için sorgulayıcı ve düşündürücü bir kitap oldu. Bilimsel açıdan ilginç tespitlerle dolu olan bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Yazarın diğer eserlerini de mutlaka okuyacağım.
Kuantum fiziği üstüne kurulu ve "evrenin bir bilinci" olduğu teorisinden yola çıkan kurgu.
Şeyler biz baktığımız sürece vardır ;bakmadigimizda sadece atom parçacıklarıdır.
Her şey evrenin bilincinde olup bitiyor. Kainattaki her şey figüran. Bu roman da yazarı da karakterler de onu okuyan ben de evrenin bilincinin ürünüyüz.
Isviçre Cern'de CIA ajanının cesedi bulunur. Elindeki notta Portekizli Tarihçi Tomas Noronha'nin adı geçmektedir. Bu durum tarihçiyi CIA'in hedefi hale getirir. Bunun üzerine bir kaçma kovalamaca hikayesi başlar.
Romanda fizik üzerine ders niteliği taşıyacak pek cok bilgi var. Okurken biraz dikkat gerektiriyor.
Çift yarık deneyi,Higgs bozonu Schrodinger'in teoremi, Einstein formülleri ile ilgili yazar epey araştırma yapmış belli ki.Ayni anda iki yerde bulunabilmek, kuantum fiziği gerçekten çok enteresan. Tanrı parçacığı, hadron çarpıştırıcısı...gibi mevzular ise daha çok su kaldıracak gibi görünüyor.
Yenə Rodriguez qələmi, yenə onun üslubu. Bədii hissəsi hər zamanki kimi axıcı, elmi hissəsi isə real faktlar əsasında. Bir çoxları bu əsərləri Dan Braun əsərlərinə bənzədir.
Kitabda Rodriguez oxucularının tamamilə yaxşı tanıdığı pesonaj olan Tomas Noronha dostunun qətlindən sonra sorğuda iştirak etməyə məcbur qalır. Çünki qatil yalnız və yalnız İncildəki sirləri araşdıran sayılı insanı öldürür və izahı çətin olan şifrələr buraxır. Bu şifrələr isə işin professionalı olan Tomas üçün 5 dəqiqəlik işdir. Lakin Toması gözləyən aqibət heç də oxucu ehtimalı ilə üst-üstə düşmür. Oxuyun. Hələlik, əzizim...
Ahmet Ümit tadında müthiş bir kitap. Hem tarih, hem bilim, hem polisiye.... yazarın tüm kitaplarını listeye aldırır. Özellikle sağlam bir kaynakcaya sahip olması insanı çok etkiliyor.
1964 Mozambik doğumlu olan yazar, uzun yıllar savaş muhabirliği yapmış kitapları 18 dile çevrilmiş. Portekizin en çok okunan yazarları arasına girmiş bulunmakta.
Bu kitabında yaratmış olduğu karakter Tomas Noronha’nın Papanın davetiyle İsa’nın havarilerinden olan Petrus’un mezarında inceleme yapmak üzere Vatikan’ın yer altında bulunan Katakomplarda araştırma yapmak için davet edilir. Burada yani Vatikan’da ki 24 saatini ve entrikalar, ihanetler sürprizlerle dolu macerasını anlatıyor.
Yazarın okuduğum 4. kitabı. Bende bu kitabıda diğer kitaplarında olduğu gibi Dan Brown’un taklidi gibi geldi.
Okuyanlar bilecektir, Dan Brown’da kitaplarında da baş kahramanı olan Profesör Robert Langdom İkonoloji, semboloji, şifre ve teoloji uzmanıdır. ( Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar, Cehennem gibi beyaz perdeye uyarlanan filmlerde Tom Hanks canlandırmıştı ) Dos Santos’un kitaplarında da Tomas Noronha profesördür şifre, teoloji semboloji uzmanıdır. Aynı atmosferler vardır. Yani 4 kitabınıda okudum ama bu 4 kitabı kutulu olarak aldığım ve aldığım kitabı ve kitapları okumak gibi bir alışkanlığım olduğu için okudum. Kısaca Dos Santos’u çok sevemedim.
Kodeks 632, José Rodrigues dos Santos'un usta kaleminden çıkan, tarih ve gizem severleri büyüleyecek bir roman. Rio de Janeiro'da bir otel odasında ölü bulunan yaşlı tarihçinin ardında bıraktığı gizemli belge, okurları Kristof Kolomb'un gerçek kimliği ve Amerika kıtalarının keşfinin bilinmeyen yönleri hakkında bir maceraya
Yazarın okuduğum diğer kitaplarına göre biraz sönük kalmış gibi..Açıkçası hayal kırıklığına uğradım. Çünkü diğer okuduğum kitaplar oldukça güçlüydü..
Tomas Noranha yine baş rolde.. Tarihçimiz, Hristiyanlığın ilk kilisesinin kurcusu Aziz Petrus'un mezarını ve kalıntılarını Vatikan'ın altında araştırırken, papa kaçırılır. Bu iş Vatikan'ın karıştığı kara para aklama gibi yolsuzlukları ve mafya, siyaset bağlantılarını ortaya çıkarır.
Sevenleri okuyabilir, ama bu kitabı okumazsanız çok da bir şey kaybetmezsiniz çünkü gereksiz diyaloglarla kitap neredeyse 250 sayfa uzatılmış..
Roman mı, Makale mi?
Yazarı ilk kez Tanrı'nın Formülü kitabı ile tanıdım. Merak edip ikinci kitabını da okudum ve hatta üçüncü kitap olan Kodeks'i de sipariş ettim.
Bilimsel bilgiler, teoriler, kuramlar kitabın içerisinde kurgudan daha fazla yer tutuyor. İlk kitapta ana kahramanımız karşımıza bir kriptolog ve Tarih profesörü olarak çıkarken ikinci kitapta bunların yanında bütün fizik teoremlerini öğrenmiş hatta akademik düzeyde bilgi veren bir kişi olarak çıkıyor. Yazarın amacı roman yazmak değil sadece akademik bilgi vermek olmuş. Tür gereği roman bilgiyi bu şekilde doğrudan sunmamalı diye düşünüyorum. Ne hikmetse bilimsel bilgiler aktarılırken muhatap olan kişi her zaman sorulması gereken en mükemmel soruyu sorabiliyor ve bilimsel bilgi üniversite amfisinde olduğu gibi romanın içinde akıp gitmeye devam ediyor. Oldukça hacimli kitaplar olmasına karşın içerisindeki kurgu kısımları toplasan 50-100 sayfa bir şey tutar. Yazarımız doğrudan makale yazarak da içindeki yazma ateşini söndürebilirdi. Ha diyeceksiniz ki neden o halde üçüncü kitabını alıp okuyorsun çünkü konular ilgimi çekiyor. Sorun şu ki ilgimi çeken konularda bile bilimsel bilginin yoğunluğu bir yerden sonra beni sıkıyor.