Freud'un sosyal ve politik dayanışma konusundaki kasıtlı değerlendirmesi, biraz daha farklı bir biçimde dine karşı tutumda olduğunu gösterdi. Freud'un gelişim sürecinde -her ne kadar Yahudi geçmişi bir başka yönüyle ayrı olarak ele alınabilecek olsa da- kısmen kabul ettiği dinî mirasına rağmen dinsiz olarak nitelendirildi. Totem ve Tabu'da da belirtildiği gibi, her zaman ilahi olanlara olan inancını, yerinden edilmiş insan atalarının kaldırılmış ibadetlerine bağladı. Jung gibi eski takipçileriyle arasında var olan fikrî ayrılığın en güçlü kaynaklarından biri tam da bu maneviyat şüphesiydi.
Sayfa 27 - FreudKitabı okudu
( Erilliğin Farklı Yüzleri ) _Kahraman, gelişen Ben’in libidosunun bir sembolüdür. Kahramanlar genelde gezginlerdir ve gezginlik asla nesnesini bulamayan bir arzunun, yitik anneye duyulan bir özlemin sembolüdür. Kahramanlar sürekli yer değiştiren güneşe benzer. Buradan kahraman mitinin bir güneş miti olduğu sonucuna varılır. Bu, bizim için daha
Reklam
Totem ve tabu'da da belirttiği gibi, her zaman ilahi olanları olan inancını, yerinden edilmiş insan hatalarının kaldırılmış ibadetlerine bağladı. Jung gibi eski takipçileri ile arasında var olan fikri ayrılığın en güçlü kaynaklarından biri de tam da bu maneviyat şüphesiydi.
İki gün sonra, Jung ile Archie Menken, Pilgrim'ın dizüstü çöktüğü çakıllı yolda yürüyorlardı. Freud ve Jung arasındaki görüş ayrılığını tartışıyorlardı, bu ayrılığın ilk tohumları 1912 yılının ilk aylarında atılmış, son zamanlarda da iyice serpilmeye başlamıştı. Zamanla kesin bir hizipleşmeye dönüşecekti, ama bu daha olmamıştı. Gene de ilişkileri büyük ölçüde yara almıştı, barışma girişimleri de, Freud'un hakaret niteliğini taşıyan feveranları arasında bir gidip bir geliyordu; nasıl olur da Freud'un kendi "atadığı yardımcısı, evlat edindiği mirasçısı, psikoanalizin veliahtı," onun bütün psikozların cinsel bastırma, cinsel engelleme ve cinsel tacizden kaynaklandığını ileri süren evrensel yasasına karşı gelme yürekliliğini gösterirdi. Jung'un başı dertteydi. Freud'a duyduğu hayranlık, özünde, sarsılmazdı. Bununla birlikte uzlaşılmaz noktalar giderek artmaktaydı. Daha çok öğrendikçe ve araştırdıkça, Freud'un yanıldığına daha çok inanıyordu. "İnsanın babasına karşı sürdürdüğü ölüm kalım çekişmesinden pek farkı yok," diye içini döküyordu Archie Menken'a. "Dayanamadığım anlar oluyor. En kötüsü de, nasıl söylesem, ondan nefret etme noktasına geldiğim an çektiklerim. Bazı konularda zorba biri olup çıkıyor; ben bunu hoş göremem." Archie Menken gülümseyerek omuz silkti. "Siz de zorba sayılırsınız, C.G." Jung karşı çıkmayıp, "Olabilir," dedi. "Olabilir." Doğru olduğunu biliyordu. Ne var ki dehanın kendisi zorbalık değil miydi? Hem Freud hem de kendi için sorun da buydu zaten.
Sayfa 305 - Dördüncü Kitap, 3Kitabı okudu