Her insan gibi bu çocuk insanın içinde de iyilikle kötülük savaşıyordu.
Hem iylikten hem kötülükten zevk alıyordu. Ancak kötülükten aldığı zevk bir süre sonra pişmanlığa dönüşüyor, acı vermeye başlıyordu..
Başarı sevindirir, yenilgi üzer.
Bu yüzden yarışmaları sevmem. Hele çocuklar arasında olursa. Her başarı yenilen çocuğun acısı üzerinden kazanılan bir ödül gibi. Olmaz olsun. Bir yarışma yapalım herkes birinci olsun.
Bu çocuk bunları niye yapıyor?
Dikkat çekmek için mi? Başkasının ızdırabına gülmek için mi? Bu çocuğu anlamak zor.
Aslında küçük olsun, büyük olsun insanı anlamak zor...
Açıkçası kitabı sadece cep boy olması ve kapağının pembe mor olması hoşuma gittiği için aldım. Sıfır beklenti ile okumaya başladım metroda gideceğim yere gelene kadar bitti. Tatlı bir hikaye.. Sıkmıyor, sürükleyici bir yanı var.. Aynı zamanda absürt bir hikaye.. "Neden mümkün değilmiş, dedi Çakalabi, yaşamda akıldışı hiçbir şey olmuyor mu? Üstelik ne kadarımızla yaşamın içindeyiz ya da dışındayız; yani sizce... " cümleleri ile açıklıyorlar tüm absürtlüğü.. İmgesel bir anlatımı var. Müşteri - garson - patron döngüsü var. İnsanı ayakta tutan şeyin umutları, düşleri olduğundan bahsediliyor. Bu müşteri patron garson döngüsündeki asıl anlatılmak isteneni anladığımı sanmıyorum henüz ama yine de sevdiğim bir hikaye oldu. Yazarla tanışma kitabım olsun diğer yazdıklarına da bakacağım. Asıl anlatmak isteneni kavradiğimi düşünürsem güncelleyecegim. hoşça kalın... <3
NolyaCemil Kavukçu · Can Yayınları · 200514 okunma