Yağmur

"İçinizde mevcut olan sevgi, alaka, sarih(belirgin) olarak bilinmeyen bazı vesilelerle, zamanı tayin edilemeyecek olan bir anda, birdenbire birikir, tekasüf eder (yoğunlaşır) ; nasıl tatlı tatlı ısıtan güneş ışığı bir adeseden (mercekten )geçtikten sonra bir noktada toplanıyor ve yakmaya başlıyorsa, kuvvetini fevkalade arttıran bu sevgi de sizi sarar ve tutuşturur. Onu dışarıdan birdenbire gelen bir şey zannetmek doğru değildir. O, içimizde zaten mevcut olan hislerin bizi şaşırtacak kadar şiddetlenivermesinden ibarettir."
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
İnsan,bilhassa kadın ve erkek münasebetleri o kadar karmakarışık ve arzularımız, hislerimiz o kadar anlaşılmaz ve bulanık ki, hiç kimse ne yaptığını bilmiyor ve akıntıya kapılıp gidiyor. Ben bunu istemiyorum. Beni yüzde yüz doyurmayan, bana tam manasıyla lüzumlu görünmeyen şeyleri yapmak, beni kendi gözlerimde küçültüyor...Bilhassa tahammül edemediğim bir şey, kadının erkek karşısında her zaman pasif kalmaya mecbur oluşu... Neden? Niçin daima biz kaçacağız ve siz kovalayacaksınız?.. Niçin daima biz teslim olacağız ve siz teslim alacaksınız? Niçin sizin yalvarışlarınızda bile bir tahakküm(zorbalık) , bizim reddedişlerimizde bile bir âcz(güçsüzlük) bulunacak? Çocukluğumdan beri buna daima isyan ettim, bunu asla kabul edemedim.
Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur...

Reader Follow Recommendations

See All
Yaşamak..Tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok,daha kuvvetli yaşadığını, bir anı bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak... Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek onu bekleyerek yaşamak... Dünyada bundan daha ferah verici bir şey olabilir miydi ?
Bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman bize, bizim aklımıza,hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya,- ruhumuzla yaşamaya -başlıyorduk.O zaman bütün tereddütler,hicaplar(utançlar) bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için her şeyi çiğneyerek birbirine koşuyordu.
Reklam
Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi.
Dünyada bütün erkeklerden niçin bu kadar nefret ediyorum biliyor musunuz ? Sırf böyle en tabii haklarıymış gibi insanlardan birçok şeyler istedikleri için.. Erkeklerin kadınlara öyle bir muamele edişleri var ki .. Kendilerine ne kadar fazla ve ne kadar aptalca güvendiklerini fark etmemek için kör olmak lazım. Herhangi bir şekilde talepleri reddedildiği zaman düştükleri şaşkınlığı görmek küstahça gururlarını anlamak için kafidir. Kendilerini daima bir avcı bizi zavallı birer av olarak düşünmekten asla vazgeçmiyorlar. Bizim vazifemiz sadece tabii olmak, itaat etmek ,istenilen şeyleri vermek ...Biz isteyemeyiz, kendiliğimizden bir şey veremeyiz ..Ben bu ahmakça ve küstahça erkek gururundan tiksiniyorum.
Dünyada bana hiçbir şey tabiattan melül (hüzünlü )bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.
Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim.
Deli olacağım yahut öleceğim dersem yalan söylemiş olurum. İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de yaşayacağım...
Reklam
Kim olursa olsun , bir insanın yaşamakla ölmek arasındaki büyük köprüde çabalaması korkunç bir şeydi.
Dünyanın en basit en zavallı hatta en ahmak adımı bile insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ne karışık bir ruha maliktir !..Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz. Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı(niteliği) hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rastgeldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?
Onun yaşadığı yerde yaşamak ,onun gibi yaşamak demek değildi...Bunu zannetmek için pek saf ve ancak benim kadar gafil olmak lazımdı.
Etrafları tarafından anlaşılmayan ,haklarında daima yanlış hükümler verilen insanların zamanla bu yalnızlıklarından bir gurur ve acı bir zevk duymaya başladıklarını biliyordum.
606 öğeden 586 ile 600 arasındakiler gösteriliyor.