Ferdinand , akrabaları tarafından büyütülmüş, yakın ilişkiler kuramayan antisosyal kişiliğe sahip bir kelebek koleksiyoncusu. Miranda ise sanat öğrencisi, kültürlü , sosyal , havalı bir genç kız. Ferdinand, Miranda’yı uzun süredir takip etmektedir ama Miranda’nın kendisiyle konuşmayacağını onun daha üst sınıftan olduğunu düşünüyordur. Kendisini
Dürüstlüğü ve özgürlüğü ve eli açıklığı seviyorum. Yaratmayı seviyorum, yapmayı seviyorum. Dolu dolu yaşamayı seviyorum, oturmayan, seyretmeyen, kopya çekmeyen ve yüreği ölmemiş olan her şeyi seviyorum.
“ İnsan acımasızlığa uğradığında kendisi halkında derin bir bilgiye sahip olmuyor; ama birine karşı zalimleşmeyegörsün, asla unutamayacağı bir şey öğreniyor.”
Normal İnsanlar yeni nesil gençlikteki ilişkilerin ve kurulan arkadaşlıkların yerinde tespitleriyle karmaşıklığıyla dolu bir kitap.
Baş karakterler Marianne ve Connell aynı lisede okuyan birbirinden çok farklı iki genç. Connell okulda popüler ve fakir Marianne ise dışlanmış ve zengin bir kız. Connell’ın annesi Lorraine ,Marianne’in evinde temizlikçidir. Okul çıkışlarında annesini almaya gidip gelirken Marianne ile arasında bi kıvılcım alevlenir ve olaylar başlar.
Bu iki genç ne birbiriyle normal bir ilişki kurabilir ne de birbirlerinden kopabilir.
Adı konulamayan ilişki, karakterlerin psikolojik sorunları, aile ilişkileri ve arkadaşlık ortamları etrafında dönen çook güzel bir kitap.
Karakterlerin arasında geçen kendilerine has sohbetleri aralarındaki ilişkiyi çok güzel anlatıyor
Neden başkalarında aynı şeyleri bulamadıklarını ve neden kopamadıklarını. Bana kitabı sevdiren kısım buydu diyebilirim. Ne kadar zaman geçerse geçsin bir araya geldiklerinde sanki ayrı bir dünyaları varmış gibi hissettiriyor kimsenin bilmediği onlara özel bir dünya.
Ben bir solukta bitirdim kitabı ve heyecanla dizisini izledim. İkisini de çok sevdim. Tavsiyem kitaba bir şans vermeniz ve ikilinin dünyasını keşfetmeniz yönünde
Normal PeopleSally Rooney · Hogarth Press · 20196,2bin okunma
Dili anlaşılır ve akıcıydı. Önsöz kısmında İngiltere ve Fransa’nın o dönemki idam sürecinden bahsedilmiş. Victor Hugo 19.yüzyılda idam cezasının topluma da insana da bir yararı olmadığını açıkça dile getirip sadece bürokrasi,adalet sistemini değil bunu gösteri haline dönüştürmüş halkıda eleştirmiştir. Bu kısmı daha çok sevdim çünkü bu yasalar hakkında geniş bir görüş sağlıyor okurlara.
Sonrasında mahkumun idam gününe 6 hafta kala bir zamanda kaleme aldıklarını okuyoruz.
Bir idam mahkumunun son günü nasıl olur hiç düşünmemiştim,idam mahkumlarının psikolojisini, umudunu, umutsuzluğunu böylesine farkedememiştim.Giyotinin soğukluğunu ensemde hissettim ve son ana kadar mahkumla bir umudu bekledim.
Farklı konularda düşünmeyi sağlayan kitapları ayrı seviyorum ve okumanın güzelliğini bir kere daha anlıyorum.Bu tam da öyle bir kitaptı. İdam cezasını savunmadan önce okunulması gereken bir kitap diye düşünüyorum. Herkese tavsiye ederim
İşleneceğini herkesin bildiği bir cinayet nasıl olur da engellenemez?
Kırmızı pazartesi bir cinayet romanı değil. Daha ilk sayfadan kimin öldürüleceğini kim tarafından öldürüleceğini biliyoruz buna rağmen merakla okunabilen bir kitap . Toplumun kültürel değerleri ve eksik kalan yönleri usta bir kalemle eleştirilmiş.
Çok fazla karakter olmasından dolayı karışık gelebilir ama ortalarına geldiğinde bu duruma alışmıştım. Okumaktan keyif aldığım bir kitap oldu . Tavsiye ederim
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178bin okunma