Jüri ön eleme sonucunda 8 projeyi finale bıraktı ve bunlar herhangi bir tanıtıcı işaret, etiket ya da isim olmaksızın sadece numara verilerek ilan edildi. Finale kalan projeler şunlardı: Alman mimar Johannes Krüger'in projesi (no. 9), Türk mimarlar Hamit K. Söylemezoğlu, Kemal A. Aru ve Recai Akçay'ın projesi (no. 24), Türk mimarlar Emin Onat ve Orhan Arda'nın projesi (no. 25), Türk mimarlar Feridun Akozan ve M. Ali Handan'ın projesi (no. 29), İtalyan mimar Giovanni Muzio'nun projesi (no. 41), İsviçreli mimar Ronald Rohn'un projesi (no. 42), İtalyan mimar Arnaldo Foschini'nin projesi (no. 44) ve İtalyan mimarlar Giuseppe Vaccaro ve Gino Franzi'nin projesi (no. 45). Finale kalan bu sekiz projeden üçü -Krüger, Foschini ve Onat-Arda- beraber, bugünkü karşılığı 30.000 Amerikan doları olan 3.000 TL'lik birincilik ödülünü almak üzere seçildi. Diğer beş finalist projenin her birine, bugünkü karşılığı 10.000 Amerikan doları olan 1.000 TL mansiyon ödülleri verildi.
ileti görsel sınırına takıldığı için buradan devam ediyorum;
42 numaralı proje; i.hizliresim.com/s54isae.jpg
44 numaralı proje; i.hizliresim.com/8h425nx.jpg
45 numaralı proje; i.hizliresim.com/1qzo83e.jpg
Günaydın. İnsanın belirsiz ve çaresiz kalmasından kötü pek az şey vardır. Ne fena... Nermin Yıldırım'ın dediği gibi: "Ama sanırım en kötüsü beklemekti. Ne beklediğini bilmeden beklemek." Çaresizliğin de belirsizliğin de uçup gittiği bir gün olsun sevgili okur. Var olun.
Nermin Yıldırım
Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün hemen ardından, on bir gün sonra Ankara'da gerçekleşmesi planlanan resmi cenaze töreni için hazırlıklar başladı. Törenin mimari açıdan odak noktasını teşkil edecek katafalkın tasarımı ünlü Alman modernist mimar Bruno Taut'a sipariş edildi. Bu arada Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonu'nda
Herkesin akıllı olmasını beklemenin çok uzun süreceğini anladım. Bir de bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini… İnsanların değişmeyeceğini, onları değiştirebilecek kimsenin bulunmadığını ve bunun için çaba göstermeye değmeyeceğini..!
"Türk edebiyat tarihinin en önemli şairlerinden Namık Kemal, Vatan Yahut Silistre' oyunu 1873'te İstanbul'da sergiledikten sonra Kıbrıs'a sürgün edildi. Gazimağusa'daki Venedik Sarayı'nın avlusunda yer alan, iki katlı ve kesme taştan yapılan binada kalan Namık Kemal, 1876'da affedilerek İstanbul'a geri döndü."