Sözcükler taşıyor içimden. Karanlıktan aydınlığa çıkmanın yollarını arıyorum. Yaş aldıkça, yaş almasından, kaybetmekten korktuğum, o kadına benziyorum.. Kâinatın tefekküre ve teşekküre ilham oluşunu ondan öğrendim. Mavi ve yeşilin merhamete etkisi.. Rotasızlık güzel şey.. Dünyanın bin bir türlü halini görüyoruz.. Cam kürem ve biz. Kırılganız. Bir şehitler caddesi.. hepsinde bir salieri kompleksi. Aniden kulağınıza dolabilecek ağız ishali.. cinsellik çığırtkanları, bayağılık.. idrak körlüğü, mantık kötürümlüğü.. gizli kaos. İnsanlar ya iyi ya kötü değil. Herkes gri. Herşeye ancak belli bir mesafe koyarak katlanabilirim. Fi tarihinde almıştım bu kararı. Ah, birazcık kaygısızlık beni dünyanın en mutlu insanı yapabilirdi diyen Werther gibi benim içim. İçim dışım bir değil. İçim, ince, incinmeyeyim incitmeyeyim derdinde.. dışım kim bilir kime nasıl. İnsan herkesle aynı olamıyor. Tanımadığına başka, sevmediğine başka, ruhdaşına başka. Ruhlar birbirini görünüşüyle değil titreşimiyle tanırmış. Ben zaten inanıyorum Kaan Murat Yanık gibi, “kimi ruhların evvelden âşina oluşuna.. bir ruhu bulmak için bir âleme âşina oluşumuza da..”
Gülten Akın ne demişti, “Ah kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya..”