Çakmak
— Ulan İboş, sen be?!.. — Vay Mıstık sen ha?... — Ben ya... İki hemşeri hemen kucaklaştılar. Makedonya'dan çıktıkları günden beri görüşmemişlerdi. Şimdi bu ücra Anadolu kasabacığının dışarısında, bu inleyerek akan çakıllı dereciğin başında, böyle karşı karşıya gelmek... Onlar için umulmadık bir saadet oldu! Hayretle karışan sevinçleri pek
Nesini Söyleyim Canım Efendim - Garib Çoban
Mükemmel bir an yoktur. V/ar’ız O an için mükemmeldir. Kasvetli bir kısır döngünün ortasında her şeyi anlayan insanın benzi soluktu. Seni sevdiğinden alıkoyan ne ise asıl sevdiğin odur diyorlar. İnsanın gönlü neredeyse, bütün emeli de oradadır!.. Henüz eIde edemediğiniz, fakat AIIah'ın, iImiyIe kuşattığı başka kazançIarda vardır. AIIah her şeye
Reklam
Quelle est la couleur de ton songe ?
"Et toi, dors-tu ? Es-tu à ta fenêtre ? Penses-tu à celui qui pense à toi ? Rêves-tu ? Quelle est la couleur de ton songe ? " Gustave Flaubert Meran'da Ottoburg Pansiyonu'nun karanlık odasını bir tek mumla aydınlatmak zordur. Dışarıda yağan kar gökyüzünü kızıllaştırırdıkça akla Rouen sokakları gelir. Rouen sokaklarında bir Flâneur.