_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Lady Lazarus
Gene yaptım, gene yaptım işte. On yılda bir kere Beceririm bunu ben – Bir çeşit ayaklı mucize, tenim Bir Nazi abajuru kadar parlak, Sağ ayağım
Sayfa 12
Reklam
İniyorum kulelerinden katil iniyorum maktul minarelerden taraçadan, bahçeden ilk tanıyı bulanların indikleri her yerden ilk tanıyı bulandıran bir vaşakla birlikte değdikçe ayaklarım merdiven alçalıyor açılıyor leşlerin, atmıkların cesurane canlıların korka korka uzandıkları zemin
"Tanerle dün konuştuk. Serhat'n hayatında hâla kimse yokmuş, sen de zaten biliyorsundur." Elbette biliyordum. Serhat en yakın dostumdu. Miray'la da iyi bir arkadaşlıkları vardı. "ikisinin evlenmesi, gelecekleri için çok iyi olur. Yabancı insanlarla evlenmelerine gerek yok. Bu şekilde bir evlilik, ileride şirketler için de iyi olur." Kanım donmuş bir şekilde babama bakakaldım.Yok artuk! Ne saçmalıyordu bu adam?Serhat iyi bir adamdı, bu doğruydu. Ona her koşulda kefil olurdum. Sözünün eriydi, dürüstü ve sorumluluk sahibiydi. Ailesinin durumu da bizimkine çok denkti, orası da doğruydu.Ama bunun için iki insan evlendirilir miydi hiç? "Baba.." dedim bocalayarak. "Bu.. bu çok saçma." "Ablanın hayatında kimse yok. Birkaç yil sonra otuz olacak. Sosyeteden biriyle evlenmesi en iyisi.. Uzaklarda birini aramaya da gerek yok. Serhat akıllı adamdır, bunu kabul edeceğine de eminim." Işte bu konuda haklıydı. Gerçi ben onay vermediğimi,Miray'ıin da istemediğini söylersem geri adım atardı ama böyle bir manuk evliliği yapmakta herhangi bir sakınca göreceğini düşünmüyordum.
Dışarıya sızan fotoğraflarda bakımsız tarlalarda bir deri bir kemik halde çalışan köylüler, viraneye dönmüş şehirlerde dilenen hırpani yetimler ve çorak ırmak kenarlarında çürüyen cesetler görülüyordu. İnsanların ağaç kabuğu, hatta ceset yediğine dair haberler geliyordu. Yüzbinlerce insan Çin'e kaçtı. Fakat Kuzey Kore'nin kapıları o kadar sıkı bir şekilde kapalıydı ki uluslararası kuruluşlar ülkede neler olup bittiğini tam olarak öğrenemediler.
Sayfa 112 - V- Kuzeydeki Munzevi KrallıkKitabı okudu
MUSTAFA KEMAL'İN ATI Daha da parlamıştı güzelleşmişti al at Mustafa Kemal'in bindiği günden beri. Sanki bilinmez bir rüzgârla dolmuştu Göğe göğe kalkıyordu alevden başıyla Uçar ayaklariyle oyuyordu yeri. Kimseyi bindirmiyordu üstüne artık Bindirmez ya, Mustafa Kemal'in atı o. Bunca at arasında neden onu seçmişti, Nasıl tutmuştu ak elini
Reklam
79 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.