1."Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Elbette bundan tiksinirsiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir."
Hucurât sûresi(49), 12.
Öncelikle ve özellikle müslüman bir toplum meydana
İbn Kayyım el-Cevziyye, İgasetu’l-Lehfan fi Mesayidi’ş-Şeytan adlı eserinde
der ki:
Peygamberlerden başkaları, şahsî düşüncelerinde ve ilhamlarında hata da ederler,
isabet de. Onların zan ve ilhamları, düşünceleri ve hatıraları
80, Allah’ın kulları için delil ve
hüccet niteliği taşıyamaz.
Allah’ın ilhamına mazhar olanların sadatı, ashab-ı
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK
Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi.
Bilmez ki sorsun, bilse sorardı.
Atasözü
"Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1)
"Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
İnsan hem iyilik hem de kötülük yapmaya uygun yaratılmıştır. Onun için zaman zaman isteyerek veya istemeyerek günahlara girebiliyor. Bu konuda Kur’an-ı Kerim'de,
“Allah, kendisine şirk koşulmasının dışındaki, istediği kimselerin bütün günahlarını bağışlar." (Nisa, 4/48, 116)
Buyurarak, hangi günah olursa olsun affedebileceğini
Ali Şeriati, İran'da şahlık rejimin baskın olduğu bir dönemde hayata gözlerini açmış, ilim ve fikir dünyasındaki ilk gelişimi köy öğretmeni ve tefsir alimi olan babasından başlayarak Fransa'ya kadar uzanmıştır. Ali Şeriati'nin İran'da yozlaşmış din algısını eleştirdiği konferanslarına halkın ve öğrencilerin yoğun ilgisiyle
“Peygamberin kızı Fatma’yı Ali’yle evlendirmiş olması onun kendisinden sonraki halife olarak Ali’yi seçtiğini ortaya koyar. Ama ölümünün ardından kayınpederi Ebu Bekir bu vasiyete karşı çıkıp düzenbaz bir tutumla kendisini halife seçtirdi. İşte o anda peygamberin inşa ettiği o muhteşem yapı ikiye ayrılmış oldu. Sol tarafta Ebu Bekir’i meşru halife
Devletin yönetimde, yargıda, işlerin güdülmesinde ya da benzeri konularda tebaanın fertleri arasında herhangi bir ayrım yapması caiz değildir. Bilakis ırk, din, renk ve benzeri özelliklere bakmadan herkese tek bir bakışla bakmalıdır.
Bu iki madde, ister Müslüman isterse zimmet ehlinden olsun İslâm tâbiyetine sahip olan kimselerin hükümlerini beyan
"Türk ordusunu aciz ve yeteneksiz sanarak (yabancıların y.n.) ayaklarına kadar gidip rica ile ülkemize davet edenler, bizim devlet başkanımız ve özellikle devlet adamlarımızdır. Türk milletinin yeteneksizliğinden ve beceriksizliğinden açık olarak söz edilerek, yabancılara adeta gelip bizi adam etmeleri teklif edilmiştir. Böyle bir başvuru ile gelen heyet, katıldıkları çevreyi ve bu çevrede egemen olanları aciz, hatta haysiyetsiz kabul ederlerse haklı görülürler. "
Sol tarafta Ebu Bekir'i meşru halife kabul edenler vardır. Başkentleri Bağdat'tır. Abbasi soyundan gelen sahte halifelerce yönetilirler. Abbasilerin şu anki lideri, Yecüc ve Mecüc ülkesinden İran'ı işgal etmeye gelen göçebe halkın komutanı da olan, bir Selçuklu Türk'ü Melikşah'tır. Sağ taraftaysa bizler yani Ali'yi
اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقٖيم
"Bizi dosdoğru yola ilet"
. Hidayetin manası - Allah'ın- hidayeti bizim için yaratmasını isteme manasında olmasıdır; çünkü hidayet, fiili olması açısından Allah'a nisbet edilmiştir. O'nun fiilinin eseri olan her şey yaratılmıştır. Bir bakıma kul şöyle demektedir: "Hidayetimizi yarat!" Bu da hidayeti bizim kabul etmemizden ibarettir. Başarıya ulaşmak ancak Allah'ın yardımıyla mümkündür.
Allah Tealanın mümin olmayı nasip etmek suretiyle zaten hidayete erdirdiği kimsenin onu talep etmesinin iki yorumu vardır. Birincisi Allanın lütfettiği hidayetten ayrılmamayı istemektir. İmanın artmasının manası da bu çizgi üzerinde seyreder: Daima iman hali üzere olmak. Diğer bir yorum ise şöyledir: Hayatın her kademesinde insanın hidayet karşıtı davranışlar sergilemesi endişe edilen bir husustur. Fatihada yer alan bu niyaz vesilesiyle Cenab-ı Hak kişiyi daima hidayet noktasına iletir. Bu onun için yeniden hidayeti benimseme anlamına gelir, çünkü mümin her zaman dilimi içinde bir iman hamlesi yapmak suretiyle zıddı olan bir davranışı reddeder. Allah Teala'nın, "Ey iman edenler! Allah'a ... olan imanınızı yeni hamlelerle tazeleyin"43 mealindeki beyanı ve benzeri diğer ayetler de aynı durumdadır.Başarıya ulaşmak ancak Allah'ın yardımıyla mümkündü