- "Bizler.." dedi, "Kanımızı terleriz. Bunu bir alışkanlık haline de getirdik. Terimiz sizinki gibi histeri kokmaz ama, kan kokusunu sevmeyi de öğrenebildik bu arada. Hah, itildik, övüldükçe! Uçlarda, sınırda yaşamaya zorlandıkça, horlandıkça, kabullendik bunu!."
Pişmanlık
Ben sana yeterince babalık yapamadım. Geçmişte atalarımız bize ne öğrettiyse hiç sorgulamadık, doğru bildik, kabullendik, yaşadık, yaşattık. İşte bundan kaybettik. Saçını okşamak, sevgi göstermek ayıp dedik, şımartmayalım dedik. Sevgimizi yok saydık. Başlık parası aldılar zamanında, o kültürü sürdürdük. Sanki evladımız malmış gibi teklif ettik, yetmedi pazarlık yaptık. Evlendin hiç sormadık mutlu musun? diye. Eşi dövdü, görmezden geldik. Kocasıdır, döver de sever de dedik. Yetmedi, ekledik. Beyaz gelinliği ile giren beyaz Kefeni ile çıkar diye. Kızım, beni affet demeye yüzüm yok, çok çektirdim canını çok yaktım. Senin küçük yaşta bunları yaşamana neden oldum. Babam içeride oturanlara gözleriyle işaret ederek devam etti, bu insanlar kadar seni ne düşündüğünü, ne istediğini anlamadım ve sana aile sıcaklığını yaşatamadım. Ama Allah'a şükürler olsun, onlar olmasaydı, halimiz nice olurdu. Şimdi, belki gecikmeli de olsa, müsadenle sana babalık yapmak istiyorum.
Sayfa 131 - Alaska YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sen ve ben çoğukimse değiliz. Demek ki çoğukimsenin durumu bize uymaz. Dünyada rahatlık aramıyoruz, dünyanın katılığını olağan karşılamıyoruz ve bu katılığa katılıkla cevap vermek gerektiğini düşünmüyoruz. O halde dünyada rahatlık aramıyoruz diye eziyeti onayladığımız söylenebilir mi? Dünyanın katılığına katılıkla cevap veremeyeceğimize göre yumuşaklık gösterip ezilmeyi mi kabullendik? Yenilmeyi göze mi aldık? İşte diyalektik tuzağı. Sen ve ben bu tuzağa yakalanmadığımız kadar insanız. Çoğukimse bu tuzağa düştüğü için insanlığından uzaklaşıyor.
Sayfa 2 - PdfKitabı okudu
Yıldırımlardan, yer sarsıntısından ve dibe çökmekten korkan kişi, kendisine çok değer veriyor demektir. Oysa farkına varmalı zayıflığının ve korkmalı kayıtsızlığından! Öyle kutlu organlar tahsis edilmiş şekilde doğduk ve kabullendik ki bu büyüklüğü, dünyanın parçaları hareket etmedikçe, gök yankılanmadıkça, toprak çökmedikçe, ölemeyeceğiz, öyle mi!
Sayfa 222
Onun ölümünden sonra,giderek güçlenen bir "terk edilmişlik " kokusu sindi sanki tenimize... Bambaşka bir hayata başlıyormuş gibi ümitle kapısını açtığımız yeni yuvamızda , aslında hiçbir şeyin sandığımız gibi olmayacağını,annemin yokluğunun tozlu bir örtü gibi üzerimizden hiç kalkmayacağını kısa zamanda anladık ve bu yeni durumu savaşmadan kabullendik.
Onlardan biri olmak ister misin?
Tamam, haksızlıklara uğradığını kabul edelim. Hatta işin içinde yaralamalar, incitmeler, belki de kötü niyet bile vardı. Peki, bu insana ömrünün sonuna kadar senin hayatına hükmetme hakkını verecek misin? Affetmekle kendimize iyilik yapmış oluruz. Eğer affetmezsek, yerimizde saymayı kabullendik demektir! Olduğumuz yerde kalırız ve başkalarına hayatımıza hükmetme hakkını veririz.
Reklam
Biz çoğu zaman kendi irademize karşı varlığımızı sürdürmek zorunda olmamız gerçeğini kabullendik, çünkü başka bir şey gelmiyordu elimizden ve yalnız, tekrar tekrar ve tekrar tekrar her gün ve her an yeniden bunu kabullendiğimiz için asla ilerleyemiyoruz. Nereye gelirsek gelelim eğer dürüstsek ömür boyu ölüme varacağımızı biliyoruz, ama çoğu zaman bunu kabullenmeden kendimizi koruyoruz. Ölüme yol almak dışında başka bir şey yapamayacağımızın kesinliği ve bunun ne anlama geldiğini bilmemiz yüzünden, bunu kavramaktan bizi alıkoyup oyalayacak her türlü yardımcı aracı kullanıyoruz ve böylece, dikkatle bakarsak bu dünyada kesintisiz ve yaşam boyu bu oyalanmayı uğraş edinenleri görüyoruz. Bu durum, her şeyin aslı olan bu durum, doğal olarak ölüme götüren bütün gelişimi zayıflatıyor ve hızlandırıyor.
Biz çoğu zaman kendi irademize 'karşı' varlığımızı sürdürmek zorunda olmamız gerçeğini kabullendik, çünkü başka bir şey gelmiyordu elimizden ve yalnız, tekrar tekrar ve tekrar tekrar her gün ve her an yeniden bunu kabullendiğimiz için asla ilerle­yemiyoruz.
Sayfa 114Kitabı okudu
Biz çoğu zaman kendi irademize karşı varlığımızı sürdürmek zorunda olmamız gerçeğini kabullendik, çünkü başka bir şey gelmiyordu elimizden ve yalnız, tekrar tekrar ve tekrar tekrar her gün ve her an yeniden bunu kabullendiğimiz için asla ilerleyemiyoruz.
Sayfa 114Kitabı okudu
biz çoğu zaman kendi irademize karşı varlığımızı sürdürmek zorunda olmamız gerçeğini kabullendik, çünkü başka bir şey gelmiyordu elimizden. ve yalnız, tekrar tekrar ve tekrar tekrar her gün ve her an yeniden bunu kabullendiğimiz için asla ilerleyemiyoruz. nereye gelirsek gelelim eğer dürüstsek ömür boyu ölüme varacağımızı biliyoruz. ama çoğu zaman bunu kabullenmeden kendimizi koruyoruz. ölüme yol almak dışında başka bir şey yapamayacağımızın kesinliği ve bunun ne anlama geldiğini bilmemiz yüzünden, bunu kavramaktan bizi alıkoyup oyalayacak her türlü yardımcı aracı kullanıyoruz ve böylece, dikkatle bakarsak bu dünyada kesintisiz ve yaşamboyu bu oyalanmayı uğraş edinenleri görüyoruz. bu durum, her şeyin aslı olan bu durum, doğal olarak ölüme götüren bütün gelişimi zayıflatıyor ve hızlandırıyor.
201 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.