Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
artık görünmüyor mevsimde hüzün bulutlar bir garip rüyaya dalmış ufukta güneşi ağlatan yüzün bir mültecî gibi tenhâda kalmış
"Çok mu acıyor?" diye sordu bana kızdığına pişman olmuş gibi. "Biraz." "On üzerinden kaç?" "İki." "O kadarcık mı?" On numara acı çektim ben Ulaş. Bu yaklaşamaz ki yanına. Keşke benim tüm kemiklerim kırılsa on yerinden ama iki kişiyi geri getirebilsem.
Reklam
Sahip olmak ya da Olmak
Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye "sahip olmak" demek, onları ele geçirmek, kendine mål etmek. onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiç bir za- man yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle
·
Puan vermedi
Oblomov’un Ataleti
1800’lü yılların ortalarında yaşayıpta geleceği görmek bir kahin işi değil de nedir? Kimi yazarlar kendi çağını, kuşağını yazar hatta bazıları çok iyi yazar ve sadece yaşadığı o dönemi anlamak için o yazar’ı okumak kafidir. Kimi yazarlar da yaşadıkları çağdan bakıp ileriyi, çok ileriyi görerek yazarlar. Hatta öyle bir yazarlar ki, bizim Z
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,5bin okunma
Günaydın sabahın ilk ışıklarıyla zedelenen Şehir!
Merhametsiz bir mahşer mevkiinde anlat bana rüzgar tarafından kaç yerinden, kaç kere vurulduğunu!
İşte, der, insanoğlunun geçmiş hayatı bu. Ve başlar bize maval okumaya. Ninniler uydurup uyutur bizi dedelerimizin derin boşluklar içinde, uzun, zifiri karanlık hayatından. Gösterir bize evvel zamanı, tek doğru, en güzel örnek, der. Bakarsın gelecek günlerin farkı yok geçen geceden. Senin tarih dediğin işte budur, alnında altı bin yıllık
Reklam
Beni bir kaç kez sollar geçer, sabah ayazları ,kedi tüyleri ,işbaşı telaşları ,tıka basa dolu otobüsler ,narenciyeli etekler ,gümüş işlemeli yürekler ,kalpte yaz telaşı ,mihenk taşında demir eller ,kaçık çoraplı tenler, asma kilitli göz uçları,uzayan adımlar ve kısalan saatler. sanki hep bir şeyleri kaçırdım; her şey üzerime
İnsanın zaman zaman yaraları ile tuhaf bir ilişkisi oluyor: Bitsin istiyoruz, kabuk bağlıyor mesela fakat kaşımaya devam ediyoruz. Bilerek. Ne tuhaf. Afşar Timuçin, "İyileşen yaraya ikide bir dokunmanın ne anlamı var?" diye bu yüzden sitem eder. Bu eziyeti ne kendimize ne bir başkasına yapmalı sevgili okur. Yaralar yaşandığıyla kalmalı.
Kapat gözlerini Kulak asma sen bana Kaç yerinden yaralarsa seni ağıtlarım Sarmaya geleceğim Yarana merhem sürüp Kabrime döneceğim.
Aşkın tanımı:) ilginç:)
"Herkes kendininki tekmiş gibi yaşasa da aslında bütün aşklar, hatta bütün âşıklar birbirine benziyor, biliyor musun?" . "Gelecek mi, arayacak mı hezeyanları, her kapı sesinde, telefon zilinde kalbinin yerinden fırlaması, bütün şarkıların sana onu hatırlatması, uykusuz geceler... Sadece âşıkların bildiği şeyler var hayatta. Mesela adının harflerinden hangi kelimelerin yazılabileceğini insan kendi bile bilmez, ona âşık olan bilir. Ne zaman nerede ne giymişti, boynunu hangi açıyla nereye çevirmişti, ayaklarını yere nasıl basmıştı... Onun bulunduğu şehirde şimdi hava kaç derece, meteoroloji haftalık tahmini nasıl veriyor, arkadaşları efendi tipler mi, içlerinden bazıları ona baygın mı bakıyor... Yıldızlar ne zaman yanar, şafak ne vakit söker, sokak lambaları saat kaçta söner..."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.