Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tren raylarının yanında bir elbise yığını vardı. Tişörte benzeyen açık mavi bir giysi, kirli beyaz başka bir şeyle birlikte tortop edilip atılmıştı. Muhtemelen kıyının yukarısındaki bol çalılıklı ormana kaçak dökülmüş çöplerden bir parçaydı. Çalışmak için yolun bu tarafına sık sık gelen mühendisler de bırakmış olabilirlerdi. Ya da nedeni başka bir şeydi. Annem hep hayal gücümün fazla çalıştığını söylerdi.
Ölmek mi, yoksa gelen trene binip gitmek mi?
Reklam
Bir anda geçen araçlar yolu aydınlatıyorlardı ama sonra yine kapkaranlık oluyordu. Ses, ışık çoktu ama üzüm yapayalnızdı.
Üzüm sınava girecek ve tıp fakültesini kazanacak... Babasının defterinde hiç başka fakülte yoktu. Ya doktorluk, ya hiç...
Moonwalker & Michael Jackson
Kız kardeşimi bir tanısanız var ya, gülüşüyle, bakışıyla, sesiyle ve sessizlikleriyle öyle bir büyü yaratır ki üzerinizde; yanaklarını, alnını, saçlarını ve boynunu bir milyon sefer de öpseniz doyamazsınız. Her öpüşünüzde kokusunu içinize çekmenize rağmen. Ona baktıkça kardeş olduğumuza inanmakta bile güçlük çekiyorum bazen, sırf bu
Sayfa 6 - İletişim YayınlarıKitabı okuyacak
"Kahveden adam toplarsın bir gün senden ayrılmak istesem, İyi kızsın aslında kaçak sigara içmesen, Gözüme uyku girmez gün içinde görmesem, Ne olurdu geceleri trafik lambası gibi gezmesen, İslamiyet güzelleştirir en iyisi sen kıl namaz, Uzaktan görenler kız olduğunu anlamaz, Kıskanmazdım seni benden yakışıklı olmasan, Çok yakışırdı sevgilim kirli sakal bıraksan."
Sayfa 45
Reklam
Kız, cücelerini gömmüş bir Pamuk Prenses'e benziyordu. İlk izlenim için tek şansın vardır. Ve ben kızın gözünde Arjantinli kaçak Luis Oscar Pichinan'ın ikiziydim. Pabuç reyonundaki trikoydum. Bazı ihtimaller, ihtimal olarak kalmaya mahkumdur..
Epub
Yemek salonu da köylüler ve taşralı, kılıksız tüccarlarla doldu. Yolcular durgun, yemekler baştansavmaydı. Müzik de yoktu. Madam Amiel'in canı sıkıldı. Oysa Marsilya'dan İstanbul'a, savaştan sonra bütün Avrupa'yı sarmış olan o çılgınca hava içinde eğlenerek, türlü gösteriler seyrederek gelmişlerdi. Erkenden kamaralarına çekildiler. Sabah geç
Salzburg şehrinin bir hapishanesi vardı. Hem de şehrin tam merkezinde. Şehir merkezini Nonntal’a bağlayan sokağın sonundaki binanın hapishane olduğunu çoğu kişi bilmezdi. Çünkü etrafı yüksek duvarlarla örülü şatafatlı bir bina idi. Tam bu binanın karşısında ünlü seyyah Alexander von Humboldt’un (1769-1859), dünyayı keşfe çıkmazdan evvel seyahat
Kız belki düşler kuracaktı... Belki de oğlana aşık olacaktı.
187 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.