Yolda ezip geçtiği kurbanların ne önemi vardı? Ne olursa olsun geleceğe doğru gitmiyor muydu bu tren? Ne olurdu sanki biraz kan dökülse? Sahipsiz, karanlıkta, ölümden kaçan kör ve sağır bir hayvan gibi koşuyor; topun ağzına gönderilen bu kurbanlık koyunlarla, yorgunluktan ve sarhoşluktan serseme dönmüş, şarkı söyleyen bu askerlerle tıklım tıklım dolu bir halde durmadan ilerliyordu.
Sayfa 406Kitabı okudu
Yolda ezip geçtiği kurbanların ne önemi vardı? Ne olursa olsun geleceğe doğru gitmiyor muydu bu tren? Ne olurdu sanki biraz kan dökülse? Sahipsiz, karanlıkta, ölümden kaçan kör ve sağır bir hayvan gibi koşuyor; topun ağzına gönderilen bu kurbanlık koyunlarla, yorgunluktan ve sarhoşluktan serseme dönmüş, şarkı söyleyen bu askerlerle tıklım tıklım dolu bir halde durmadan ilerliyordu.
Sayfa 406 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
yağmurlu bir gece yarısı
bir garda
tren beklediğim zaman
kavuşmayı düşünemeyeceğimden korkuyorum
İşte ben, herkesle aynı hizada ama yine de herkesten ayrıyım. Tüm vücudum hâlâ yaşadığım heyecandan dolayı, üzerinden tren geçen, antik, demir bir köprü gibi titriyor. Kendimi hissediyorum. Ama sadece içine bir şey kaçan göz, yaralı parmak ya da ağrıyan diş kendini hisseder ve bireyselliğini kavrar. Sağlıklı göz, parmak ve diş adeta yoktur. Kişisel bilincin bir hastalıktan ibaret olduğu apaçık ortada değil mi?
Sayfa 135 - D-503Kitabı okudu
Tren baharın yeşerttiği engin Sarı-Özek bozkırında olanca hızıyla koşuyor,önünde kaçan ufuk çizgisini yakalamaya çalışıyordu.İleri bakınca,dünya iki şeyden ibaret görünüyordu:Mavi gökyüzü ve sonsuz bozkır.
Tren, baharın yeşerttiği engin Sarı-Özek Bozkırı’nda olanca hızıyla koşuyor, önünde kaçan ufuk çizgisini yakalamaya çalışıyordu. İleri bakınca, dünya iki şeyden ibaretti.
Sayfa 365 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
"Birden aklına birlikte son verebilecekleri fikri geldi. Yabancı bir kadınla kaçan genç bir Japon'un hikâyesini hatırladı. Takip edildiklerini fark ettiklerinde bir banliyö tren istasyonunda birlikte zehir içmişlerdi. Bu olay onların birbirlerinden bağımsız ve kendilerine has hallerinin kanıtı gibiydi, tıpkı savrulan bulutlar gibi. Gidecekleri bir yer olmadan dolana dolana ana istasyona ulaştılar."
Sayfa 96Kitabı okudu
