Çevrelerini saran ağır sessizlik, tıpkı denizin dibindeki dalgıcın üzerine basınç yapan su kütlesi gibi, ruhlarını eziyordu. Bu sessizlik, uçsuz bucaksız sonsuzluğun ve kaçınılmaz zorunluluğun olanca ağırlığıyla üzerlerine yükleniyor; dünya nimetlerine olan aşırı tutkularını, gelip geçici coşkularını, uçarı heveslerini ezerek son damlasına kadar posasını çıkarıyor; büyük ve yenilmez doğa güçlerinin parmağında oynattığı, zavallı akılları ve yetersiz bilgileriyle onları ufacık birer güneş lekesine döndürüyordu.
Tutku ancak mutsuzlukta sürebilir; mutluluk kaçınılmaz olarak ona son verir.
Reklam
Sevgili Bilge
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de...
Sayfa 385 - İletişim Yayınları Bütün Eserleri 2 - 15 En Büyük Hazinemiz AklımızdırKitabı okuyacak
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın , ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, bir çok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana durduk yere yazmak zorunda kalmasaydım...
Sayfa 383Kitabı okudu
Beklemek, bir şeyin yoluna ve haline girmesini beklemek, beklerken olacak olanın olması için gereken her türlü başka hale geçişlere, kalışlara tahammüle etmek ne zor şeydi. Başı da, ortayı da, sonu da bilip beklemek ne tahammülü güç şeydi. Tanrı'nın da yaptığı bu muydu? Baş, orta, son belli, helak kaçınılmaz, ancak önemli olan o zamanı geçirmek, o zamandan geçmek. Ve geldiğinde gelmemiş gibi, bilmemiş gibi, yaşamamış gibi gelmek, rüyayı görüp uyanmak ve "Neyse rüyaymış," demek ve aynı yerden uyumaya devam etmek. Yaşamaya da, ölmeye de yazık. Bu ölüm için yaşamaya, bu yaşamak için ölmeye yazık.
(Ford Prefect) Q harfini aldı ve uzaktaki bir şimşirin dibine doğru attı, taş genç bir tavşana çarptı. Tavşan dehşet içinde son hızla kaçtı ve bir tilki tarafından yutuluncaya kadar da hiç durmadı. Kemiklerinden biri tilkinin boğazına takıldı ve tilki, daha sonra leşini sürükleyip uzaklara götüren bir nehrin kenarında öldü. Bunu takip eden haftalarda Ford Prefect gururunu bastırdı ve Golgafrincham’da personel memurluğu görevinde bulunmuş olan bir kızla arkadaşlık kurdu ve kız birdenbire, ölmüş bir tilkinin leşiyle kirlenmiş bir gölcükten içtiği su yüzünden zehirlenip ölünce müthiş üzüldü. Bu hikayeden alınabilecek tek ders Q harfinin katiyen bir şimşir dibine atılmaması gerektiği olabilir. Ama ne yazık ki bazen öyle anlar vardır ki bu kaçınılmaz olur.
Sayfa 370
Reklam
Geçmişe ilişkin anlattığımız hikayelerde kaçınılmaz biçimde "Biz"den bir şeyler vardır. Bu, bir tarihçi için en ciddi problemlerin başında gelir ve ne denli iyi niyetle olursa olsun, buna karşı bazı özel yöntemler olabileceğini düşünmek son derece yararsızdır. Steven Shaplin
İnsanların ömürlerinin son saatlerinde neler hissettiklerini hep merak etmişimdir.Başlarına korkunç bir şeyin geleceğinden haberdarlar mıdır? Kaçınılmaz trajediyi hissedip sevdiklerine sarılmışlar mıdır? Yoksa bu da öylece olup biten şeylerden biri midir?
Siz acıyı bildiğinizi sanıyorsunuz. Toplum'un, tarih boyunca kaçınılmaz güç olduğunu sanıyorsunuz. O'nu tarihin sonu sanıyorsunuz. Ama bunu sizden önce birçokları düşündü. Birçok yönetici sınıf, kendilerinin zirveye ulaşan son hükümdarlık olacağını sandı. Yumuşadılar. Şişmanladılar. O nasırları, yaraları, yara izlerini, zorlukları unuttular. Siz genç erkeklerin gitmeyi sevdiğiniz zevk kulüplerini, siz kızların doğum günlerinizde istediğiniz kaliteli ipekleri, elmasları ve tek boynuzlu atları korudular.
Sayfa 151Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.