...dünyanın aklına olan inancımı kaybettiğimi itiraf etmeliyim. Kör bir kader, büyük acımasız bir mekanizma, varoluşun dokusunu kesmiş ve yeniden şekillendirmişti.
Sayfa 137
❛❛ Yâd-ı mâzî bahşeder Hayf u âlâm u keder Olma meşgûl-i kader Kimse kalmaz, hep gider Dem bu demdir, dem bu dem! Dem bu demdir, dem bu dem!
Reklam
gelecek fırtınalı bir gökyüzüydü...
kader küçücük darbelerle, mi­nicik hareketlerle, bir sürü yanlış dümen oyunuyla sizi o kadar arzu edilen o cennet adaya, Rüzgaraltı Adaları'na ya da kedi adası Celebes' e ulaştırmak yerine dalgaların çarpıp kırıldığı kör kayalıklara sürüklüyor: Batı'nın ka­ranlığında tek başıma, hüznün tam ortasında ılık bir bi­raya tutunmuş, Sadi'yi, İbn Battuta'yı, Casanova'yı, mut­lu seyyahları düşünüyordum...
Lakhdar
Kader kadar elle tutulmaz ve ölçülemez bir şeyin de kalıtım yoluyla geçmesi mümkün müydü insana..?
"Kör bir kader, büyük acımasız bir mekanizma varoluşun dokusunu kesmiş ve yeniden şekillendirmişti. Ben, Moreau (araştırma tutkusuyla), Montgomery (içki tutkusuyla), hayvan-insanların içgüdüleri ve yasaklarıyla durmadan dönen çarkların sonsuz karmaşıklığı içinde acımasız ve kaçınılmaz bir biçimde ezilip parçalanmıştık. Ama bu duruma birden gelmemiştim; sanırım bunu daha sonra anlatacağım."
Sayfa 137 - Ren KitapKitabı okudu
Aslında, zihnimin içinde kalıcı yaralar bırakan, korkuya bile yabancılaştığım, derin ve bitmek bilmeyen, hastalıklı bir hale düşmüştüm. Bu adada katlanılan bu ızdıraplarla dolu karmaşayı gördükten sonra, bu dünyanın aklı başında olduğuna dair inancımı kaybettiğimi itiraf etmeliyim. Kör bir kader, devasa, acımasız bir mekanizma, yaşamın malzemesini kesip yeniden biçimlendirir gibiydi ve ben, araştırma tutkusuyla Moreau, içki tutkusuyla Montgomery ve içgüdüleri ve zihinsel yetersizlikleri ile Hayvan Halkı, bu makinenin bitip tükenmek bilmeyen çarklarının sonsuz karmaşıklığı içinde kaçınılmaz bir şekilde, acımasızca parçalanıp eziliyorduk. Ama bu durum öyle birdenbire olmamıştı...
Reklam
44 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.