Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
56 syf.
5/10 puan verdi
Kitap, bir oturuşta okunabilecek kısa bir eser olmasına karşın yazar eserinin içeriği ve Latince cümlelerle onları anlama ve anlamlandırma sürecine bizi sokuyor, açıkçası okurken çok sıkıldım. Yazar, ‘’eudaemonoloji’’ yani mutlu olma sanatı kavramı hakkında 45 adet ‘hayat kuralı’ başlıkları altında, çeşitli yazarların ve filozofların da görüşlerini de ekleyerek kendi felsefesini anlatıyor. Bazı kuralları anlamakta zorlandım ve ve bir anlam veremedim.Yazar genelde şükür etme, kadercilik üzerine de anlatımlar da bulunmuş. Scopenhauer in okuyanlara tavsiye olarak bence mutluluğa, sadece kendinize ve çevrenizdekilere ve elde etmek istediklerinize ve yaşama ait var olan yönelimlerinize aynı zamanda sorgulamanıza yardımcı oluyor. İyi okumalar dilerim ama ben okurken hem çok sıkıldım hemde sürekli tekrarlanan bazen anlayamadığım maddelerden dolayı çok haz etmedim.
Mutlu Olma Sanatı
Mutlu Olma SanatıArthur Schopenhauer · Can Yayınları · 202013bin okunma
İnsanı, kontrol edilemeyen olayların insafına kalmış korunmasız biri olduğuna inanmaya iten kadercilik ile başına gelen her felaketin sebeplerini her defasında kendisinin dışında aramasını isteyen kendi kendine acıma ve kurban olma olguları, zamanın tozlandırdığı putlar gibi.. İnsanın kendi Oluş durumları ile yaşamında başına gelen olaylar arasında var olan sebep-sonuç ilişkisini algılamasını engelleyen trajik bir zorluk vardır.
Sayfa 293 - Sinedie
Reklam
... Kişioğlu evvelâ cesur olmalı. "Küllî irade var" diyebilir, "her şeyin ölçüsü var" diyebilir ama bazı şeylere kaderi koyup bazı şeylere koymadın mı, saçmalıyorsun derler adama...
Sayfa 28 - İz Bırakan Kalemler (İBK) Yayınevi, 1. Baskı, Ekim 2023Kitabı okudu
"Biz herkesin kaderini kendi çabasına bağlı kıldık" (İsra,13.)
“Kadercilik birçok açıdan yararlı çizgiyi takip etmekten, eylemler oluşturmak ve gayretle uğraşmaktan korkakça bir kaçıştır, aldatıcı bir destektir.”
Bu döngü, reenkarnasyon, teslimiyetçi kadercilik hikâyeleri, bu gerçekten çok kolaya kaçmaydı. Edilgenliğe, uyuşukluğa giden muhteşem bir yol...
Hepimiz bir birimize yabancı sayılırız, bizler bile, Kimi kastediyorsun, Seni ve beni, sağduyunu ve bizzat kendini, doğru düzgün konuştuğumuz bile yok, kırk yılda bir görüşüyoruz, ve dürüst olmak gerekirse görüştüğümüze pek değdiği de söylenemez, Suç benim, Suç bana da ait, doğa veya şartlar gereği paralel yolları takip etmek durumundayız, fakat bizi ayıran veya bölen mesafe öyle büyük ki genelde birbirimizi duymuyoruz, Şu anda seni duyuyorum, Şu an acil bir durum söz konusu ve acil durumlar kişileri yakınlaştırır, Her şey olacağına varır, Bu felsefeyi bilirim, insanlar buna yazgıcılık, kadercilik, kısmetçilik derler, oysa aslında, her zamanki gibi, canının istediğini yapa cağın anlamına gelir, Yapmam gerekeni yapacağım anlamına gelir, o kadar, Bazı insanlar için yaptıklarıyla yapılmasını gerektiğini düşündükleri şey aynıdır, Sağduyum olarak ne der sen de, irade meseleleri bu kadar basit değildir, basit olan kararsızlıktır, belirsizliktir, çözümsüzlüktür, Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi, Hiç şaşırma, öğrenmenin yaşı yoktur, Benim görevim sona erdi, belli ki sen canının istediğini yapacaksın, Aynen öyle, Öyleyse hoşça kal, gelecek sefere görüşmek üzere, kendine iyi bak, Herhalde yine bir acil durumda görüşürüz, Vaktinde yetişebilirsem görüşürüz.
Reklam
Alarko 'yu sisteme taratalım.Ne dicek:))
Düşünsene! sevgilin boş sayfayı karalıyor ve sen saatlerce onu izliyorsun... Bir şey karalarken de bu kadar ciddi olunmaz!🥶🤣 Artık yazılarında kadercilik olgusu olmasın!.
Kadercilik ve uyuşukluk, çevreyle baş edememenin doğal sonuçlarıdır.
Toplum, yalan ve yanılsamalara dayanan bir kadercilik, kötümserlik, zorbalık ve şiddet, bir salgın gibi yayılan suçlar, çevre kirlenmesi ve savaşlar içinde bir cehennemi yaşamaya başlamıştır. Bu cehennemin karşısına konulan cennet ise, kadın pazarı, arsız para, değersiz ilişkiler, macera, bir aldanmaya dayanan hayal oyunları, kısaca kötülük olarak ne varsa, hepsi bir başka cehennem olarak insanları düşük ve düşkün bir yaşama sürükler olmuştur.
Kadercilik ve uyuşukluk, çevreyle baş edememenin doğal sonuçlarıdır. Deneysel olarak aşırı yüklemeye maruz bırakılan bir kobay da sonunda sessizce bir köşeye çekilir ve ayaklarını ağzına götürerek amaçsızca çiğner.
Reklam
Kadercilik mi, kontrolcülük mü?
Bu anlayış farkının kökeninde ne vardır? Batı kültürü daha çok kontrolcü, Doğu kültürü daha çok kadercidir. Hayatını kontrol etme güdüsüyle yetiştirilen bir Batılı, bunu ideal yaşam durumu olarak kabullenir ve bir gün hayatı üzerindeki kontrolünü kaybettiğinde, hemen denetimi eline almak için yoğun bir çaba içine girer. Çok sayıda denemeden sonra
Kontrol inancı kaybolunca, kadercilik anlayışı başlar. Kişi çevresindeki şartları kontrol edemediğini görünce, kendini bırakır. Böylece şartların onu daha kolay kontrol edebileceği hale gelir!
"Kadercilik ve uyuşukluk, çevreyle baş edememenin doğal sonuçlarıdır."
Yola razı olmakla ilgisi yoktur sabrın. Kadercilik anlamına gelmez katiyen. “Yolumuz buysa gideriz, kaderimiz buysa çekeriz…” çaresizliği barındırmaz içinde. Bilakis, kendinden ve sonuçtan emin olmakla, bilinçle, bilgelikle, eylemle ilgilidir. Hayatın içinde su gibi akıp gitmektir. Boyun eğmek değil, çaba göstermektir. Ummak değil, oluşturmaktır. Beklemek değil, yürümeye devam etmektir. Pasif bir tutum değil, aktif bir mücadeledir.
Kadercilik
Seneca’ya göre, kişi kendini kadere teslim etmelidir zira “ sürüklenirken bunu tüm evrenle birlikte yapıyor olmak müthiş bir tesellidir”.
Sayfa 95 - İş Bankası
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.