2019’un en iyi 50 kitabı
Geride bıraktığımız bir sene boyunca raflara çıkan yerli, yabancı, edebiyat ve edebiyat dışı kitapları Hürriyet Kitap Sanat’ın 20 kişilik jürisi değerlendirdi. Jüri üyelerimizin ‘ilk 10 kitap’ sıralamasına göre yaptığımız puanlamanın sonunda, Murathan Mungan’ın son şiir kitabı ‘Çağ Geçitleri’, en çok oyu alarak birinci sıraya yerleşti. İşte
528 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İslam alimleri ile batılı aydın karşılaştırması yapıyor İlhan Arsel.Batılı aydın sayesinde aydınlanma cağına gelindiğini ve bu gelişme için batılı aydınların çektiği sıkıntıları örneklerle gözler önüne seriyor.Bruno'dan Kepler'e,Volteir'den Russel'a sayısız örnek var. Benim anladığım şu,İslam medeniyetinde aydın tanımına uygun bir tane insan yok.En aydın dediklerimiz bile şeriattan yana,dolayısıyla kafadan yok sayılmalı.Sadece bir donem var Mu'tezile denen,bir tek o dönemde sıkı sorgulamalar yapılıyor ancak onların da canını çok yakıyorlar. Bir çok islam alimi diye bize tanıtılan yazarların aslında bilgilerini antik yunandan aldıklarını kanıtlıyor.Öyle ki meşrutiyet dönemi aydınlarının bile içinin boş olduğunu iddaa ediyor. Islam alimlerinin bilerek halkı cahil bıraktığını,onların sömürülmesine olanak tanıdıklarını kanıtlamaya çalışıyor.Hele Gazali'nin altından girip üstünden çıkıyor. Orta çağ denilen karanlık dönem de bile batılı aydınların cesurca bağırdığını görmek beni şaşırttı.Bu uğurda yani halkı aydınlatmak için,insan sevgisini on plana çıkarmak için çok acılar çekilmiş,hala çekiliyor.Deger mi,bilmem... Ilhan Arsel'in Şeriat ve Kadın kitabında olduğu gibi bunda da çok tekrar var bu durum beni fazlasıyla sıktı ancak sonunu getirebildim. Böyle cesur yazarlar ihtiyacımız var.
Aydın ve "Aydın"
Aydın ve "Aydın"İlhan Arsel · Kaynak Yayıncılık · 201671 okunma
Reklam
208 syf.
9/10 puan verdi
"Eğer bir ülkede hala kadın cinayetleri, hayvan ve çocuk tecavüzleri, doğa katliamı, cinnet cinayetleri, değişik ruhsal problemlerden dolayı yaşanan intiharlar varsa, o toplumun siyasetten önce çözmesi gereken çok ciddi problemleri vardır." . Bir hastane odasında gözlerinizi açtığınızı ve hiç birşey hatırlamadınızı düşünün ne yapardınız? İşte Gamze hastanede uyandığında bu durumdaydı ve karşısında tanımadığı bir adam vardı herşeyin düzeleceğini onu sevdiğini söylüyordu.Peki Gamze bu adama ne kadar güvenebilirdi? Hafızasını kazanana kadar güvenmiş gibi yapabilirdi sadece . Gamze evimize gidiyoruz diyen Selim'in yanında bir bilinmeze gidiyordu ama onu orda neler bekliyordu bilmiyordu.Bilseydi ne çocukluk arkadaşı olduğunu iddia eden Berna ile görüşür ne de geçmişini hatırlamak isterdi. Gamze zaman geçtikçe kazadan önce ki hayatının alt üst olduğunu hatırladıkça çıkmazın içine giriyordu.Peki bu çıkmazdan nasıl çıkacaktı işte bunun cevabı ve daha fazlası için kitabı okumanızı öneririm. . Kitabımız gerçek yaşamdan bir kesit sunmuş bizlere.Benim üzülerek okuduğum kitaplardan biri oldu.Arkadaş seçimimizin önemini, sevdiklerimiz bir hata yapsa bile ona açıklaması için şans vermemiz gerektiğini, yapılan hataların geri dönüşü olmadığını bir kez daha hatırlattığı için yazarımıza teşekkür ederim.... . Kadınların tek ve gerçek rakibi kendi hemcinsleridir. . Keşke her konuda olduğu gibi hayatımızın gidişatında da seçeneklerimiz olsaydı. Baştan sona okuyup hoşumuza gitmeyen yerlerin üzerini çizebilseydik.. .
Güz Günü
Güz GünüArzu Eylem Turan · Boramir Yayınları · 201830 okunma
112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Henri Frederic Blanc
Henri Frederic Blanc
çok çok ilginç bir adam. Söze değeri pek bilinmiyor diye gireceğim ama bu konudaki en büyük etken kitaplarının basımının olmaması. Bence kötü olduğundan basılmıyor değil tam tersi hem çok güzel hem de aşırı gerçekçi olduğundan basılmıyor. Kesinlikle lafını esirgeyen bir yazar değil ve 'gerçek'e
Şeytanın Çağrısı
Şeytanın ÇağrısıHenri Frederic Blanc · Can Yayınları · 199715 okunma
Meczubun biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır. Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider... Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar.. Ama sırtındaki odunlarla güç bela
Günümüz Türkiyesi
Eskiden hayata farklı bakanlar bulurlardı beni. Gerçek ente- lektüeller, anarşistler, nihilistler... Mıknatıs gibi çekerdim toplu- mun dışında yaşamayı seçmiş Robinson Crusoe'lan. Ama şimdi seyrek de olsa benimle karşılaştıklarında başlarını önlerine eği- yorlar, bakışlarımızın kesişmesini engellemek için. Çünkü anla- yabildikleri kadar anlıyorlar benim artık uzun, alkollü, yüksek sohbetlerden eyleme, gerçeğe geçtiğimi. Ve korkuyorlar. Çünkü onların oynadıkları oyun, günün üç saatini, içlerinde bağırıp ça- ğıran anarşiste ayırıp geri kalan zamanında normal bir insan gibi yaşamaktan ibaret. Çok azı söylediklerini yapar. Çok azı gece an- lattığını gündüz yaşar. Bunlar daha çok düşünsel kurt adamlardır. Banş ve anarşi işaretlerini sokaktaki aynı kadın heykelinin iki göğsüne çizenler bu salaklardır işte. Coşarlar insan hayatının de- ğersizliğini anlatırken. Ama daha soma işkence gören bir teröris- tin haberi karşısında, en çelik hümanist kesilip insan haklanndan dem vururlar. Çelik hümanistler çelik kapı taktırırlar evlerine, adlarına methiyeler dizdikleri kaosun, devrimin geldiği gün kedi- lerine bir zarar gelmesin diye. Sağdan nefret ederken soldan da etmeyi unutanlardır bunlar. Kişisel muhalefetlerine bir kalabalı- ğın fikrini eklemekten zevk duyarlar. "Sola daha yakınım !" derler utanmadan. Gölgesiz yaşayamazlar, yalnız kalmaktan ödleri kop- tuğu için. Yakın olmazlarsa herhangi bir tarafa, yok olacaklarını düşünürler. Açık deniz adamlarının yanında karadan uzaklaşa- mayan dubalar gibi dururlar.
Reklam
372 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.