Bedenlerimiz gerçekten ne anlatıyor bize? Onu dinleyebiliyor muyuz? Dinlediğimizde duyduğumuz sesleri doğru tanımlayıp, hangi sesin hangi notaya denk geldiğini tam olarak itiraf edebiliyor muyuz? Çok lezzetli bir yemek gördüğümüzde sulanan ağzımız, kabaran iştahımız, midemizin guruldaması ya da çok yakışıklı bir erkek veya güzel bir kadın gördüğümüzde harekete geçen şehvet duygumuz, Arzu ve isteğimizden neler öğrenmeliyiz? Onlara yüz çevirerek ve duygularına yenik düşmüş dediğimiz insanları dışlayarak onun varlığını ortadan kaldırabilir miyiz? Bedenlerimiz gerçekten bize ne anlatmak istiyor?
İslâma göre; kadın ve erkek, birbirleri üzerine hüküm koyucu iki cins değil, Allah'ın koyduğu sınırlar dahilinde O'nun hükümlerine boyun eğen ve yeryüzünde iyilik peşinde yarışan iki kutsal varlıktır. O dönemde İslâmiyetin kadına getirdiği üstün ve gerçek hayatı, insanlık ne Orta Çağ'da ne Yeni Çağ'da (1453 -1789 ), ne de günümüzde getirebilmiştir.
Reklam
İslâm, toplumun fertleriyle (erkek, kadın ve çocuklarla) ilgilenen ve onları en iyi şekilde yetiştiren bir nizamdır. İslâm, verdiği terbiye ile, insanları cehaletten doğan sapıklıklardan ve dolayısıyla ızdırablardan, huzursuzluk ve şaşkınlıktan kurtarır. İslâm, her şeyden önce erkekle kadın arasında adilâne görev taksimi yapar. Bu taksimde kadın ve erkeğin fıtrî yetenekleri göz önüne alınmıştır. İnsanın yeteneksiz olduğu, yaratılışının gerektirdiği görevlerin dışında çalışması, yaşaması olumsuz neticeler doğurur. Çünkü fıtrat , "Zaman ilerlemiştir yahut geri kalmıştır, bu yüzden zamana ayak uydurmak gerekir." Diye bir kaide tanımaz. Fıtratın, zamanla ilgisi yoktur.
“KADIN: Erkek gibi, deme bana bir daha! Ne demek, erkek gibi kadın! ERKEK: Ulan her şeyden alınıyorsun be! EŞİTLİK: Bağrışmayın! Adam gibi susun oturun!”
Sayfa 150
Var böyle vakalar... :)
Kızlarımız işlerini bilirler: Tavlamazlar ama kendilerini tavlatmayı pek güzel bilirler. Kadın tavlar, erkek tavlamış gibi olur.
Mevlânâ için aşk, varlığa duyulan aşktır. Bir çiçeğe, bir ota, bir hayvana, denize, güneşe, erkek ya da kadın fark etmez insana duyulan aşktır. Mevlânâ'da aşk bir dünya görüşüdür, hoşgörünün merkezde olduğu bir anlayıştır.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.