Dar sokaklardan geniş ve kalabalık meydanlara çıktım. Yüzlerce kadın, yüzlerce erkek... Genç, ihtiyar... Sorsam. Acaba herkes nereye gidiyor? Nereden biliyorlar nasıl yaşanacağını... Kimse şaşırmıyor. Tek şaşkın benim anlaşılan. Kimse günün bir saatinde, bridenbire, ne yapması gerektiğini unutuvermiyor. Oysa ben... Öyle isterdim ki birine bu soruyu sorabilmeyi: şimdi ne yapacağım ben abi, ha?
Bir erkek değildin artık, bir kadın değildin. Çocuk desem, diyemem. Uyuyan biriydin işte, tüm uyuyanlar gibi bir mahlûktun. İzledim durdum yüzünü,
Kolektif bir isme tapınmak, topluluğun sembolik imgelerini kullanmak, topluluk ve düşmanlarının sterotiplerini yaratmak, rutin törenler ve bayramlar düzenlemek ve kurbanlar vermek, geçmişteki olayları ve eski kahramanların gösterdiği olağanüstü başarıları topluluk önünde anmak suretiyle, kadın erkek herkesin, kendilerini bir topluluğun ve bu topluluğun kendi bireysel varlıklarını aşan tarihsel kaderinin bir parçası olarak hissedebilmeleri, onların dogal afetler ve insan vahşeti karşısında duydukları yalnızlık ve güvensizlik duygusunu aşabilmeleri sağlanmıştır.
Bir âlem özlüyorum ki orada erkekler, evinden başka hâne bilmesin. Aileyi bir gaile, çocuklarını çekilmez bir dert gibi görmesin, bu hâle getirmesin. "Evlat kokusu cennet kokusudur." hadîsi ile duygulansın. İçi cennet, dışı cennet olsun; cinnet olmasın. Erkek kendi karısından başka kadın, kadın kendi kocasından başka erkek tanımasın, sevmesin. Ailenin reisi olan erkek, ayarlı, kararlı, kavi, metin, vakarlı, çalışkan olsun.
Sayfa 131 - TEDEV YayınlarıKitabı okuyor
Bozguna uğramış silahlı sürü, yerli Hıristiyanlarla birlik olmuş, kimi zaman geri çekilişini ört bas etmek, daha çok da kayıtsız bir öç alma duygusu ve yabanıl, yıkıcı bir nefretin etkisiyle, önlerine çıkan bütün Türkleri yaşlı, erkek, kadın, çocuk demeden öldürüyor, köyleri yakıyordu.
İnsanı yaratırken içine şehveti de koyan Allah Azze ve Celle, gönderdiği peygamberlerle onu nasıl kullanması gerektiğini de insana gösterdi. Şehvet, evlilikle ailenin kurulmasına, cemiyetin teşekkülüne, huzur ve saadetin teminine vesile olurken nikahsız ilişkiler ise ailenin dağılmasına, millet yapısının çökmesine, sefalet ve sefahatin yayılmasına sebep olur. Evlilikle kadın erkeğin, erkek de kadının eksiklerini giderir, ihtiyaçlarını karşılar.
