Franz Kafka’nın ‘’Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?’’ diye bir sözü vardır. Bana göre bu sözün hakkını veren bir kitap. Kitabı okuduğumda kafama bir darbe inmiş gibi hissetmiştim ve tam anlamıyla sarsılmıştım. Kadın-erkek eşitsizliği, ataerkil sistem üzerine düşünmemi ve sorgulamamı sağlayan ilk kitaptır ayrıca ve bu yüzden benim için çok değerlidir. Kitabın yazarı feminist, aktivist ve psikiyatrist Nevâl El Saadavi. Kitap, Mısırlı bir kadın olan Firdevs’in gerçek hayat hikayesini anlatıyor. Saadavi,Kanatır Cezaevi’nde bir grup kadın mahkumun kişilik yapıları üzerine bir araştırma yürütmeye başlar. Mahkumlardan, on gün sonra idam edilecek olan Firdevs dikkatini çeker. Saadavi onunla görüşmek ister ama Firdevs asla kabul etmez. Sonunda idamına kırk sekiz saat kala Saadavi ile görüşmeyi kabul eder. Firdevs, nasıl fahişe olduğunu, onu katil olmaya iten etkenleri, hayal kırıklıklarını, ataerkil bir toplumda kadın olarak var olma savaşını, travmalarını kısaca bütün hayat hikayesini Saadavi’ye anlatır. Kitabı bitirdiğimde öfkeli ve üzgün hissetmiştim ama aynı zamanda Firdevs gibi onurlu, cesaretli ve kararlı. Yazara bizi böyle cesaretli ve onurlu bir kadınla tanıştırdığı için teşekkür ederim.