İnleye inleye fışkırttı, sıcak sıcak!
Mızıldanarak geri çekilmeye çalıştım, dayanılmaz derecede tahrik olmuştum. Sertleşen ucu dişleriyle yakalayarak kıstırdı beni. Başımı eğdim, gözlerimi, emdikçe içeri çöken yanakları­na perçinledim. Ağzının sıcaklığının içinde, dili meme ucumu yalıyor, güzel boynu her yutkunuşuyla oynuyordu. Kası­lıp titreyen apışaram ritmik emişlerine eşlik
Ozanam (Dante et la philosophie catholique, 1895) Komedya'nın temel konusunun Beatrice'yi Tanrılaştırma olduğunu düşünüyor; Guido Vitali kendi kendine Dante'yi Cennet'i yaratmaya özendiren asıl neden sakın sevdiği kadın için saltanat süreceği bir ülke inşa etmek olmasın diye soruyor. Vita nuova'nın ünlü bir tümcesi ("Onun için hiçbir kadın için söylenmemiş şeyler söylemek istiyorum") bu düşünceyi doğruluyor, ya da en azından haklı kılıyor.
E-Pub, KindleKitabı okuyor
Reklam
“..bırak o kâğıtları be kadın, toz ve edebiyat her zaman kol koladır.” Onlara bakar ve ne kadar haklı olduklarını düşünürdüm, toz ve edebiyat, ezelî ve ebedî birliktelik.
Sayfa 15 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Ne zaman ki insanlar akılcı yasalar altında doğal özgürlüklerini yaşarlar ve kadınlar bu doğal özgürlüğü erkeklerle paylaşamadığını ortaya koyar, erkekler de onları aşağı görmede haklı olur, ama o şanlı zamanlar gelmeden, erkekler kadın cinsinin aptallığı üzerine şarkılar söylerken kendi aptallıklarını da görmezden gelmemelidir.
biz de tecrübe edebilseydik keşke ama haklı kadın :D
Babadan kalan servet insanın zihnini bulandırır; böyle bir servetin kurbanları doğuştan lanetlenmişlerdir ve bedensel ya da zihinsel yetilerini nadiren geliştirebilirler. Her şeyi tek bir açıdan, üstelik yanlış bir açıdan değerlendirdiklerinden, gerçek başarının ve mutluluğun nerede yattığını da bilemezler.
Sayfa 210Kitabı okudu
Hıristiyanlığı da ekliyor sonradan
Şunda kuşku yok ki, bugü­nün dünyasında egemen olan anlayış kilise üzerinden dinle ve tanrıyla savaşan, İnsan'ı her şeyi kendisine göre belirleme hak­kına sahip en üst irade haline getiren, fiziksel gücün sahibinin haklı olduğu anlayışını inşa eden modernite değil de bir başka din/inanç ve o dinin/inancın şekillendirdiği hayat tarzı olsaydı durum çok farklı olurdu. Örneğin bugünün dünyasında ege­men olan inanç ve anlayış, savaşa giden askerlerine anlaşmala­rınıza ihanet etmeyin, hırsızlık etmeyin, mal yağmalamayın, ce­sedin organlarına dokunmayın; çocuk, ihtiyar, kadın öldürmeyin, hurmalıkları kesip yakmayın, meyveli bir ağacı da kesmeyin; ye­mek maksadı olmaksızın davar, sığır, deve öldürmeyin, yol boyu mabetlere çekilmiş insanlara rastlayabilirsiniz onlara dokunma­yın, ibadetlerine karışmayın emrini veren komutanın dini olan İslam olsaydı, Hiroşima'ya atılan atom bombası hala icat edil­memiş olacaktı. Yine örneğin bugünün dünyasında egemen olan inanç ve anlayış dört yüce gerçek ilkesi doğrultusunda; 1-Acı hayatın ve varoluşun bir parçasıdır, 2-Acıların kaynağı arzu ve isteklerdir, 3- İstek ve arzular bırakılırsa acılar sona erdirilebilir, 4- Acıların sona erdirilmesinin yolu doğru kavrama, doğru düşünce, doğru söz, doğru eylem, namuslu kazanç, doğru çaba, uyanıklık, ve doğru konsantrasyondan oluşan Sekiz Aşamalı Asil Yol'dan geçer ilke­lerine sahip Budizm olsaydı Hiroşima'ya atılan atom bombası hala icat edilmemiş olacaktı.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.