Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bugünkü modern kapitalist toplumun bütün zenginliği, ilkel sermaye+birikim sermayesinin hem köle ve sömürge emeği üzerinden hem de işçilerin- kapsamlı bir kavram olmakla birlikte- artı emeğinden elde edilen gelire dayanır. Üst sınıflara tırmanma çabası, zengin olmak için türlü yollara başvuran, maaş alan beyaz yakalılar vb gibi tüm alanlar ilksel sermayenin köle emeğiyle gelişip bugüne kadar gelmiştir. Özcesi, tüm uygarlık köle emeğinin ekmeğini sömürerek bugüne kadar gelmiştir. Zengin olmayı “ahlaki” bir zemine dayandırmak, tastamam tarihten bihaber olmaktır. İngiltere’de ortaya çıkıp gelişen burjuva-buharlı makine çağının zenginliği ilkel birikim sermayesine dayanmakla birlikte, çocuk ve kadın işçilerin 16 saat çalıştırılıp köle gibi pazarlanmasıyla büyümüştür. Büyük bir servetin arkasında daima büyük bir hırsızlık yatar, demişti Balzac. Uygarlık, hırsızlık, sömürü ve katliam çağıdır öte taraftan. Gelişim denilen şey, mezarlarda yatan ezilmiş sınıf ve toplulukların, kölelerin emeği üzerinde gelişmiştir. Nietzsche, Yunanlıların Trajik Çağında Felsefe adlı metninde, Antik Yunan toplumunun zenginliğini- Apolloncu zenginliğini- köle emeğine dayandırır. Ne var ki o da bir sınıfın çıkarını gözeterek köleliği zorunlu bir uğrak olarak görür. Çünkü karşılığında sanat ve zengin bir kültür oluşturmuştur. Nietzsche de yalnızca bir filozof değildi, yukarıda ifade ettiğim sömürüyü gayet meşru ve yüce gayeler için eşsiz bulmuştur.
Bizde de niye evlenmedin, niye çocuk yapmadın diye soruyorlar hala :)
Oy hakkı hareketi başta olmak üzere ömrü boyunca kadın haklarını savunan McCormick, bilime de yoğun bir ilgi duyuyordu. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) mezun olan ikinci kadın; burada bilim derecesi yapan ilk kadındı. 1906'da, Amerika tarım servetinin varislerinden biri olan kocası Stanley McCormick'e, kız karde­şinin de muzdarip olduğu, ileri derecede şizofreni tanısı kondu. Tane, "kocasının çektiği acılar ve şizofreninin kalıtımsal olabileceği konusundaki endişeleri, Katharine'i çocuksuz kal­mak için bir çözüm bulmaya zorladı ve erkenden doğum kont­rolü konusuna eğilmesini sağladı." diye yazıyor. McCormick ve Sanger 1917'de tanıştı ve kadınları, doğurganlıkları üzerinde kontrol sahibi yapmak için birlikte çalışmaya başladılar.
Reklam
Ben olmak isterdim
Kaç kadın gelmişti, kaç kadın geçecekti. Bıkmıştım artık bu kahraman kadınlardan Hepsinin kahraman olması şart mıydı yani. Biri olsun şiirinin kadını olamaz mıydı?
Allahım kadın olmak neden bu kadar zor?
canım kadınlar…
Ah Minenur, ülkemizde sadece dul kadın olmak mı zor? Ülkemizde çocuk olmak zor, genç kız olmak zor, yalnız kadın olmak zor, anne olmak zor, doğurmamış kadın olmak zor, çalışan kadın olmak zor, çalışmayan kadın olmak zor... Kısacası kadınlığın her hali zor. Ve kadınlar ne kadar güçlü varlıklar ki bütün bu güçlüklerin üstesinden gelebiliyorlar. Bir de bu gücün farkına varabilsek...
Doğa yalan söylemezdi. Gün ile gece, doğum ile ölüm, deprem ile fırtına gerçekti. İstanbul, gerçeği doğadan öğren­di, ama yalanı kendisi yarattı. Göz boyamayı, yüz değiştir­meyi ve hafızayla oynamayı yarattı. Herkesi kendisine bağla­dı ve sabah uyandığında eski sevgilisini koynunda bulacağı­na inanan sarhoşlar yarattı. Zenginlerin hak ederek para ka­zandığına inanan yoksullar yarattı. Bol bol umut saçtı. Kal­bi kırıklar elbet gün yüzü görecekti. İşsizler de bir gün eve ekmek ve etle dönecekti. Yalnızlığı gizlemek için ışıklı vit­rinler yarattı. Tanrı'nın yokluğuyla yetinmek yerine kendisi Tanrı olmak isteyen akıl yarattı. Ten kokusunu çoğaltan İs­tanbul, sürekli vaatte bulunan ama uzakta duran sevgili gibiydi. En iyi yalanlar ondaydı. Ona inanmaya can atan kadın ve erkekler yarattı.
Reklam
Ortaçağ Avrupa'sı tam bir cahiliye dönemi yaşıyordu .
Hıristiyanlık, ortaçağı karanlığa, cahilliğe eve batıl inançlara gömdüğünde Freya bir şeytan olarak kabul edildi ve tüm kediler de birer kötü ruh ilan edildi. Lanetlenen kediler artık açık bir hedef háline gelmişti ve hepsi avlanıyordu. Önce cuma uğursuz gün olarak kabul edildi sonra da kedi besleyen kadınlar cadı ilan edilip kedileri ile birlikte öldürüldüler. Çünkü kediler artık onların gözünde Şeytan tarafından cadılara yardımcı olmak üzere atanmış cinlerdi. Binlerce kedi ve kadın aynı kaderi paylaştı: ya asıldı ya da yakıldılar. Tabii bu kadar kediyi yok ederseniz meydanların farelere kalması kaçınılmaz olur! Nihayetinde önü alınamayan fare popülasyonu tüm Avrupa'ya Kara Veba'yı getirdi ve bu saçma batıl inanç binlerce insanın ölümüne sebebiyet verdi.Bu olaydan sonra kimse kedilere "cin", "iblis" veya "lanetli" diyemedi...
1/10 puan verdi
İslamcıların Piri Şehid Dr.Ali Şeriati'nin böyle bir eseri yok uydurma... Bütün külliyatı bende var... Bütün Kitapları Fecr Yayınevinden çıktı.. Ali Şeriati'den dinsiz adam çıkaramazsınız..Lavukluk yapmayın... Şeriati, yazılarını üçe ayırır: İçtimâiydi (Toplum Bilim) İslâmi/ (İslam Bilim) ve Keviriyât\ Onun bu tasnifini şöyle anlamak
Aşk ve Devrim
Aşk ve DevrimAli Şeriati · Arya Yayıncılık · 202029 okunma
Anne olmak zor ama gülüşü yeter İçimde hala küçük bir kadın dans ederrr
312 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
#rahip #geceyarısıayini -SİERRA SIMONE Kitapla ilgili analizime başlamadan önce uyarıcı notumu yapmalıyım diye düşündüm. Bu kitap dark romance ve ağır smut sahneler içeriyor. Herkesin okuyupda kaldırabileceği bir tür değil taktir edersiniz ki. Ama türünde bence oldukça keyifli bir kitaptı. Katolik bir rahip olan Tyler Bell kilisenin genç rahibi
Rahip
RahipSierra Simone · Pukka Yayınları · 2024104 okunma
Reklam
Arzum, ümidim, zevkim, neşem, her şeyim sensin. Ancak senin yanında bahtiyar oluyorum. Hiç ayrılmadan yaşayacağımız gün gelmeyecek mi? Sen, bu arzumun ebedi olacağına inanmak istemiyorsun. Zannediyorsun ki günün birinde senden bıkabilirim. Senden bıkabilirsem Allah beni kahretsin. Ben bu hali üç beş günlük hissimin neticesi olarak söylemiyorum. Bu nice yılların tecrübesi. Sevdiğim, hoşlandığım, arzuladığım, güzel bulduğum, eşsiz şekilde güzel bulduğum tek kadın sensin. Hep senin yanında olmak, sonunda da senin yanında ölmek istiyorum.
Sayfa 109
İlişkideki zenginliğin kaynağı kadın ya da erkek olmak değil, kişinin insanlığıdır. İnsanlığını elinden aldığın andan itibaren onu kör bir kuyuya savurursun.
·
Puan vermedi
Kavanoz
Gizemnur ÖzbeyKavanoz Kısacık bir solukta okunan ama ruhunuzda derin izler bırakan bir kitap okumak istiyorsanız "Kavonoz" tam sizlik Bir kadın gözüyle geçmiş,gelecek, hüzün ve mutluluk...Gün gün tutulan notlarYazarın da kitabın başında belirttiği gibi sağlam bir psikolojiniz varsa buyrun kitabı okumaya Kavanoz...Her şey olmak isterken hiçbir şey olamamış tüm buruk insanların,tüm alacaklıların hayattan ,savaştan en çok korkanların ama buna rağmen savaşıp mağlup olanların romanı. Kavanoz ;yürekteki "cız" sesi,çürümüş çiçek kokusu ,sonuna kadar çekilmiş kirli perdeler, bomboş bir beyaz duvar. Bin "ah" kadar derin , bin "ah" kadar ıssız, bin "ah "kadar kimsesiz... Biz kadınlar duygusal varlıklarız .Bir güzel söz ,bir tek dal gül ve kalbimizi ısıtacak kelimeler ...Bir erkekten başka ne isteriz ki.Efsun da her kadın gibi mutlu olmak ve hayatı dolu dolu yaşamak isteyen milyonlarca kadından sadece biriydi...
Kavanoz
KavanozGizemnur Özbey · İkinci Adam Yayınları · 20232 okunma
·
Puan vermedi
''Yalnızca kadınların olduğu bir ülke gerçekten var diyelim, demişti Jeff sürekli,''nasıl insan olurdu bunlar?'' Böyle bir ülkenin kaçınılmaz sınırlamaları,bir arada yaşayan bir sürü kadının kusurları ve ahlaksızlıkları konusunda öyle ukala fikirlerimiz vardı ki.Onlarda ''kadınsı kibir''dediğimiz
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812bin okunma
Kadın araştırmalarının kurumsallaşması, feminizmin varlığının ve mesajının daha geniş kitlelere ulaşmasına katkıda bulundu. Açık zihinli ve sürekli bir kitle oluşturarak insanların dönüştürülebileceği meşru bir alan yarattı. Kadın araştırmaları derslerine katılan öğrenciler, gerçekten öğrenmek için oradaydı. Feminizm hakkında daha çok şey bilmek istiyorlardı. Birçoğumuzun da politik anlamda uyandığı yer o sınıflardı. Ben, feminist düşünceye, ataerkil aile yaşamım esnasında erkek tahakkümüyle mücadele ederek yakınlaşmıştım. Fakat sadece sömüren ve ezen bir sistemin mağduru olmak ve hatta ona direnmek bile bu sistemin neden var olduğunu ve onu nasıl değiştirebileceğimizi anladığımız anlamına gelmez. Benim kişisel olarak feminist politikaya yönelmem üniversiteye başlamadan çok evvel gerçekleşmişti, fakat feminist düşünceyi ve teoriyi öğrendiğim yer, üniversiteydi. Siyah kadın deneyimi hakkında eleştirel düşünmeye ve yazmaya cesaretlendirildiğim yer de o mekândı.
bgst yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.