SPOİLER İÇERİR!!!
Anna Karenina...O büyük kitap.Kitaba başlayalı çok kısa bir zaman oldu.Ancak beni en çok etkileyen kitaplardan biriydi.Kitabın ilk sayfalarını okuduğumda bu kitabı tek oturmada bitirmek istiyorum diye içimden geçirmiştim.Tabi ki bu mümkün olmadı ancak kitabın sonuna geldiğimde ne kadar haklı olduğumu tekrar anladım.Kitabı okurken sanki pembe dizi izliyor gibiydim.Yeri geldi Anna oldum yeri geldi Vronsky.Az çok bütün karakterlerle empati yaptım.Kitabı okumadığım zaman bile Anna Karenina aklımdaydı.Kitabın başına oturduğum zaman hep zorla kalktım.Bunu yaşadığım nadir eserlerden biriydi.Kitap genel olarak toplumdaki kadın erkek olaylarına değiniyor.Kadın ve erkeğin aynı olay için aldığı farklı tepkiler...Kitaptan çok bahsetmek istemiyorum çünkü bu muhteşem eserden en ufak spoiler vermek istemiyorum ancak şu hikayeyle insanın karakterlerle nasıl özdeşleştiğini anlatmak istiyorum.
Söylenenlere göre Tolstoy bu kitabı yazarken hizmetlisine odaya girmemesini ,çağırmamasını söyler.Günlerce Tolstoy odadan çıkmaz,hizmetlinin kapının önüne bıraktığı yemeği yemez.Hizmetli,kızar diye korkusundan Tolstoy'un odasına gidemediğinden Tolstoy'un arkadaşlarına haber verir.Arkadaşları odaya geldiğinde Tolstoy yere kıvrılmış,titrer ve ağlar vaziyettedir.Arkadaşları ne oldu diye sorduğunda hıçkıra hıçkıra "ANNA KARENİNA ÖLDÜ" cevabını verir.