Gerçeğin ve adaletin er geç ortaya çıkacağını ve gerçeğin mücadelesiyle geçen bu zorlu yolda elbet kurbanların olacağını gördüm bu satırlarda.O kurbanların ve onlarla birlikte bu yolu yürüyenlerin hayata gerçeğe adalete dair yorumları ve yaklaşımları ile okuyucuya bu mücadeleyi hissettiriyor yazar.19.yy da dinin kilisenin elinde yozlaştırılmasıyla önce kadından başlayarak bi aileye sinsice giriyor ve kadınla birlikte erkeği ve böylece aileyi ele geçiriyordu papazlar.Öyle ki “Kadının köleliği,erkeğin de köleliğiydi.”Ve papazlar en başta kadını köleleştiriyordu.Ve yine ilerleyen satırlarda görecektik ki “Mutlu bir toplum oluşturma yolunda kadın,erkeğe eşlik etmediği taktirde hatta erkeğin önünde gitmedikçe hiçbir ciddi gelişme mümkün olmaz.”dı,olmayacaktı.Ve Fransa Simon’ı masum olduğu halde boş yere mahkumiyete götüren bağnaz düşüncesinden ancak kadının bağnazlıktan sıyrılan zihninin aydınlanmasıyla kurtulacak,onunla birlikte ailesi de kurtulacak,yıllar sonra da olsa Simon’ı ve onunla birlikte düşünceleriyle mahkum olmuş tüm Fransa’yı özgürlüğüne kavuşturacaktı.