Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Öncelikle kısa ve akıcı bir kitap olduğunu söylemek istiyorum. Okurken olaya kapılacaksınız.
Bir gemi, bir adam ve bir doktor ile başlıyor kitabımız. Doktorumuz aklını kaçırmış!
Geminin içinde doktorun yaşadıklarını anlattıklarından ibaret bir kitap.
Amok hastalığının psikiyatride yer edindiğini öğrendiğimde şaşırdım, ben kitabın başlığını uyduruk sanıyordum.
Amok, gözü kararan, hiddetle saldıran ve muhatabını ölüme götürebilen bir hastalık.
Doktorumuzun bu hastalığına zengin ve kibirli bir kadın sebep oluyor. Kadın gururdan ibaretti.
Doktorumuz kadının istediği yardımı reddedip, pişman oluyor ve kadına yardım edebilmek için ona ulaşmaya çalışıyor. Bu durum onu zorlasada en sonunda kadına yardım edebiliyor. Kimseye anlatmayacağına söz veriyor.
Bu yüzden ben de kitap hakkında bahsetmeyi bırakıyorum. Anlatmıyorum, gidin okuyun ve yaşamış gibi hissedin.
"Ben de kendi yok oluşuma doğru gittim. O bir hanımefendiydi! Bense bir Amok Koşucusu!"
Bir kadının evlilikten beklentisinin iç dünyasındaki çatışmasını ve bunu hayatına yansıtmasını okuyoruz. Kimine göre çok yanlış düşünceler ve kararlar alarak hareket ettiği zannedilebilir. Ama eminim bu fikirlere sahip kadınlar aramızda bulunuyor. Ve bunun iyi mi kötü mü olduğu bizim takdirimizde değildir.
·
Puan vermedi
Merhaba kitap okumayı çok sevenler
Satranç ile ilginiz olsun olmasın zevkle okuyabileceğiniz bu kitap aynı zamanda bir kadının içinde barındırdığı gücü ve sadece erkeklerin başarılı olabileceği varsayılan bir alanda elde ettiği başarıları yalın bir dille anlatıyor. Satranç oyununda başarı genelikle erkekler için makul görülüyor keza şairlikte olduğu gibi. Konuyu dağıtmadan özetlersek
Anne ve babasını kaybettikten sonra yetimhaneye verilen Elizabeth Harmon, bir gün yetimhanenin bodrum katında hademe Shaibel'in oynadığı bir oyuna aşırı ilgi duyduğunu fark eder. Önceleri her ne kadar istemese de Shaibel onun yeteneğini keşfettikten sonra Beth ile satranç oynamaya başlar. Ona satranç ile ilgili bir kitap alan dahası pek çok şey öğreten hademe Shaibel onun satrançta kazanacağı pek çok başarının temeline emek verendir. Sonraları evlat edinilen Harmon pek çok karşılaşmaya katılır. Kazançta sağladığı bu karşılaşmalar onu usta bir oyuncuya dönüştürürken Harmon'un hayatı iniş ve çıkışlı bir hal içindedir. Sürükleyen nefes kesen bir başarı hikayesi. Okumak isteyenler ve okuyanlara keyifli okumalar olsun.
**"Bin Muhteşem Güneş"** Khaled Hosseini tarafından yazılmış bir romandır ve Afganistan'ın yakın tarihini, iki kadının yaşamı üzerinden anlatır. Roman, Mariam ve Laila adındaki iki kadının hayatlarını ve yaşadıkları zorlukları konu alır.
Roman, güçlü karakter gelişimleri, duygusal derinlik ve tarihsel bağlamıyla dikkat çeker. Hem Mariam'ın hem de Laila'nın hikayeleri, okuyucuyu derinden etkileyen ve düşündüren anlatılar sunar.
Kız Arkadaş - Michelle Frances
Bir anne, bir kadın ve bir erkek.... arada asla söylenmemesi gereken koca bor yalan ve üstüne kurulmuş anılar...
Laura hayatta her istediğine kavuşmuş zengin bir annedir. Oğlu Daniel'e düşkünlüğü ve birlikte geçirdikleri küçük yaşlardan itibaren olan anıları da aralarındaki baglari kuvvetlendirmis bir anne oğul ilişkisi vardır.
Cherry, bu fakir yaşamdan kaçmak istiyordu. Araba sürmeyi öğrenmek, evden taşınmak, kendisi için bir yaşam kurmak gibi basit şeyler istiyordu ancak gelecek, onun nesline çok az seçenek sunuyordu. Zaman icinde Daniel ve Cherry karşılaşıp aşık olurlar ve bu aşk için Cherry sıkı bir mücadeleye girer.
Bu iki kadında birbirleriyle Daniel için savaşırken ortaya soylenmemesi gereken yalanlar söylenirken bir taraftan da gerçekler ortalığa dökülür. Affedilmez bir yalanın ardından bu iki kadının savaşı devam eder.
Olga Tokarczuk, Nobel edebiyat ödülü sonrası ilk kitabı ile karşımızda; Empusyon
Mieczyslaw Wojnicz tüberküloz hastalığını yenmek üzere alternatif tıp üzerine bir kliniğe, Görbersdorf kasabasına gider. Kitabımızda kasabada sürekli ölümlerin yaşandığı ama somut olarak ölüleri göremediğimiz, mistik güçlerin hüküm sürdüğü bir gizem hakim. Kadın-erkek ilişkileri, toplumsal cinsiyet rolleri ve kadının bolca yerildiği anlayışlar, ölüm gibi konular felsefik bir dille olay örgüsüne serpiştirilmiş.
En başta şunu söylemeliyim yazarın kalemi kesinlikle bambaşka, kendine has ve büyülü. Bu kitaba verdiği isimle bile bu büyülü zekasını görebiliyoruz.
Yunan mitolojisinde geçen erkekleri ölüme sürükledikleri söylenen cadı kadın karakterler Empusalar ve sempozyumu birleştirmiş. Kitabımız tam olarak sempozyum niteliğinde zaten. Büyülü Dağ romanına saygı duruşu olarak adlandırdığı bu kitapta Büyülü Dağ’ı okuyanlarınız varsa temel konular ve ana karakter analizinizle Thomas Mann’i bolca anacaksınız. Alt metinlerde felsefik olgularla birlikte merak uyandıran bir gerilim-gizem romanı okumak isterseniz, çok seveceksiniz🪻
