Kıskançlık anlaşılır bir şeydir ve elbette ki çiftler birbirini kıskanmalıdır ama ortada hiç bir sebep yokken septik şoklar yaşayan kadının durumu içler acısıdır.
Sayfa 191Kitabı okudu
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Kendini Halkın Sağlığına Adayan Doktor... Bir Köy Doktorunun Hatıraları adlı eserin yazarı, göreve başladığı ilk günden beri günlük tutuyor ve Tıp Fakültesini nasıl bitirdiğini, bölge hizmetine hangi niyetle başladığını kaydediyor. Talihi kendisine pek yardımcı olmamış, çocukluğunu ve gençliğini muhtaçlık ve yokluk içinde geçirmiş.
Reklam
Beyaz Mantolu Adam
Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı. Parası yoktu. Dileniyordu. Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filân hepsi tamamdı. Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu. Hiçbir hüner göstermediği için ya da acındırıcı bir garipliği olmadığı için
Sayfa 13 - Sinan Yayınları 1973 - İletişim Yayınları Bütün Eserleri 4 İstanbul 1987 2.BaskıKitabı okuyacak
Aşkın akılla hiç ilgisi yoktu. Sevdiği kadının doğru ya da yanlış şekilde akıl yürütmesi önem taşımıyordu. Aşk aklın üzerindeydi. Ruth sevilesi bir kadındı ve düşünceleri bu durumu hiç değiştirmiyordu.
Kimi zaman bazı ilişkileri sınırlamak ya da azaltmak gereklidir, çünkü bir kadının dış dünyası derin hayatına ters düşen ya da ona karşı özensizce davranan kişilerle çevriliyse, içsel yok edici bundan beslenmekle kalmaz, psişesi içinde yeni ve fazladan kasların yanı sıra, ona yönelik daha yoğun bir saldırganlık da geliştirir. Kadınlar genellikle mütecavize yönelik saldırganlık konusunda son derece ikirciklidirler, çünkü bunun, bir "aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık" durumu olduğunu düşünürler. Kaçamazsa, karanlık adam gardiyanı, kendisi de onun kölesi haline gelir. Yok eğer kaçarsa, sanki sahibiymiş gibi amansızca onu takip eder. Kadınlar, onun, tekrar boyun eğdirmek için peşlerini asla bırakmayacağından korkarlar ve bu korku, düşlerinin içeriğine de yansır. Ve böylece, kadınların yok ediciden gelen tehditler karşısında tamamen özgün, yaratıcı, anlamlı ve vahşi olan doğalarını öldürmeleri, sık görülen bir durumdur.
İntihar Dükkânı – Jean Teule
1 Şöyle hoş, insanın içini açan bir ışığın hiç girmediği bir dükkân. Giriş kapısının sol tarafındaki tek penceresinin önüne kartonlar dizilmiş, kâğıt kutular sıralanmış. Kapının kulpuna da küçük bir kara tahta asılmış. Tavandaki neon ışıklar, gri arabasının içindeki bebeğe yaklaşan yaşlı bir kadının yüzünü aydınlatıyor: — Aaa,
Sel YayıncılıkKitabı okuyacak
Reklam
Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden… Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi… İnsanın
“Neredeydin? ” dedi yataktaki yaşlı kadın. “Tuvaletimi yapmam gerekiyordu ama yanımda kimseyi göremedim.” Genç adam. onun hırçın ses tonuna karşılık, ayakucunda duruyor ve sakin bir şekilde gülümsüyordu. Kelimelerin ne anlama geldiğini unutmuş gibi, belli belirsiz bir sesle “Tuvaletimi yapmam gerekiyordu” diye tekrarladı. Adam, “Sana
Yalnız kalmış bir kadının bu durumu çaktırmamaya çalışması kadar hüzün verici bir şey olamaz.
Sayfa 27
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.