ABD'de bir konferansta Amerikalı bir kadının sarf ettiği sözü zikretmek isterim. Suriye alimlerinden Üstad Behçet Baytar'ın "İslâm'da Kadın Hakları" konusunda verdiği konferanstan sonra Amerikalı bir hanım, Müslüman kadının on beş yüzyıl önce elde ettiği bu seri haklardan ve kazanımlardan dolayı şaşırarak kalkıp üstada şöyle demiştir: "Müslüman kadın ve onun hakları konusunda bu söyledikleriniz doğru mu yoksa bir propagandamı? Şayet doğruysa beni de alın götürün. Aranızda bir süre yaşadıktan sonra beni isterseniz öldürebilirsiniz." Müslüman kadının yeri ve ona verilen değerden dolayı şaşkınlık ve takdir hislerini ifade eden Batılı kadınların sözleri ve şahidlikleri pek çok ve yaygındır
Sayfa 88
Bir toplumun insani gelişmişlik seviyesinin kayda değer ölçütlerinden biri kadının statüsüdür. Kadının statüsü, kadın erkek eşitliği ve toplumsal cinsiyet ile doğrudan ilgilidir. Toplumsal cinsiyetin katı bir biçimde hüküm sürdüğü toplumlar, kadının kamusal yaşamda statüye sahip olmadığı, ev içine hapsedildiği bir düzen öngörmektedir.
Sayfa 217 - Astana Yayınları, Mart 2021
Reklam
Bu arada, ülke içinde yoksulluk, işçi sınıfı, ücret, eğitim, ceza yasası, fuhuş, kadının yazgısı, zenginlik, sefalet, üretim, tüketim, bölüşüm, ticaret, kredi, sermayenin ve emeğin hakları, tüm bu sorunlar toplumun sırtında giderek büyüyordu, korkunç bir yük.
Sayfa 130 - Cilt 2Kitabı okuyor
4. Kadının hakları — Şeriatin emrettiği şeylerin hepsi faydalı, yasak ettiği şeylerin hepsi zararlıdır. Şeriat kadınların kendilerine mahrem olmayan erkeklerden kaçmalarını emrediyor: “Saçları dahi dahil olduğu halde vücutlarını ziynetten ari bir şeyle, calibi şehvet olmayacak bir libasla örtmelidirler.” Fakat bu tesettür, kadına hiçbir meşru hakkını kaybettirmez. Kadın da erkek gibi malını istediği kadar tasarruf eder. Namus dairesinde gezmeye gider, eğlenir. Kendi aralarında teşkil ettikleri cemiyetlere giderek konferans verebilir ve dinliyebilir. İptidaî, rüşdî ve idadî derecesinde tahsil görebilir. (Fazlasına ev ve analık vazifeleri müsait değildir.) Şeyhülislâm Musa Kâzım diyor ki: “Biz kadınlar okumasınlar demek istemiyoruz. Kadın izdivacdan sonra arzu ederse vakit buldukça kendi hanesinde ulûmu âliyeyi de tahsil edebilir. Bir kadın eğer kudreti varsa bunu da elde edebilir. Şeriatimiz buna mâni olmaz, belki teşvik eder.” “Fatma Aliye Hanım hazretlerinin dediği gibi tesettüre riayet şartıyla bizde de herhangi bir kadın ticaret edebilir.”' (Musa Kâzımın dinî, içtimaî makalelerinden nakil ve hulâsa.)
"..İslam dini kadına çok büyük bir değer veriyor ve bir o kadar da ehemmiyetli bir vazîfe yüklüyor. Muallimelik ve mürebbiyelik yâni ta'lim ve terbiye vazifeleri. Öyle ki, Allâh Teâlâ'nın kadına verdiği hakları bilip riayet eden şuurlu Müslüman erkeklerin yetiştirilmesi, kadının elindedir. Büyüdüğünde âilede ve cemiyette reislik vazifesini üstlenecek olan, dolayısıyla da hakkaniyet sahibi olması gereken erkek çocuğu yetiştirecek ve şahsiyetini şekillendirecek olan insan da yine kadındır."
Kadının gerçek hakları, 19. ve 20. yüzyıllarda geçmiştekinden daha az çiğnenmiş değildir. Ancak bildiğimiz gibi, asrımızda istirmarcı amaçlar üzerine insancıl kavramlardan perdeler çekilmektedir ki bu da içinde bulunduğumuz yüzyılın özelliklerindendir.
Reklam
984 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.