Çağımız değişmiştir. Kadınlar hayatın içerisinde yer almaktadırlar. Meslek öğrenmektedirler doktor oluyorlar, hemşire, avukat oluyorlar, hakim oluyorlar, savcı oluyorlar, hizmet sektörünün başta sağlık çalışanlarının büyük bir bölümünü kadınlar oluşturuyor, öğretmen oluyorlar, eğitim de kadınlar daha ağırlıklı olarak görev alıyorlar ve dolayısı ile de bu ayeti (nisa-34) günümüz şartları boşa çıkartıyor. Kadınları çağımızda erkekler beslemiyorlar. Onlar da ekonomik olarak özgürdürler. Kadın kendi ayakları üzerinde erkeklerden bağımsız durduğunda ayette geçen "Erkekler malları ile kadınları beslerler" iddiası geçersiz kalmaktadır. Kadınlar hayatın içerisindeler, çalışıyorlar kazanıyorlar bir erkeğe tabi olmadan hayatlarını idame ettirebiliyorlar. Kadınların hayattaki bu gerçekliği İslamcılara ayetleri "ebedi ve ezelidir" tezini çürütüyor.
"Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere düşkünlük İNSANLARA çekici kılındı. İşte bunlar dünyanın geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer Allah'ın katındadır."
Bu ayette açık ve net olarak görüldüğü gibi, İNSANLARA dünya nimeti olarak sayılan şeylerin arasında KADINI da saymaktadır. İnsanlar dediğinde sadece erkekleri kast etmektedir. Eğer ayetin içerisinde geçen "İNSANLAR" kelimesini kaldırır onun yerine "KADINLAR" kelimesini koyarsak cümle anlamsız hale gelir.
ben öyle kadınlar bilirim ki - orman yangını
gülmeleri başka güzel
ağlamaları başka
tutuşur kül olurlar da
teslim olmazlar aşka
gün gelir güller aça -ağlatan tümseklerinde
Namazım kılındı.
"Merhumeyi nasıl bilirdiniz?" diye soruyor imam.
Sevenim, sevmeyenim, herkes hoşnutmuş benden! Ne güzel...
Küçük bir isyan kıvranıyor içimde. Haksızlık bu! Neden bana da sormuyorlar, bu insanları nasıl bilirdin diye?