Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk Kadını
1935 yılında uluslararası bir bayan kongresi de düzenliyor hanımlarımız. 1913’te ilk Roma’da başlatılan bu kongreye kadınlarımız “ne konuşacağız” diye katılamıyorlar. Bu kez alınları, başları açık özgürce konuşabilen kadınlar olarak karşılamışlar gelenleri. İşin garip yanı bizde kadınlar bu özgürlüğü alırken faşist idareler tarafından İtalya’da, Almanya’da kadınların dernek kurmaları yasaklanmış, Güney Amerika’da da kadınlar sıkı bir baskı altına alınmış. Bu yüzden kongreye katılan az olmuş. Bu kongrede İsviçreli bir kadın delege, “Siz bizden Vatandaşlık Kanunu’nu aldınız ve hemen seçimlere katılıp milletvekili oldunuz, halbuki biz henüz seçimlere bile katılamıyoruz” diyor. Bir Mısırlı kadın da, Mısırlı kadınların 1923’ten itibaren peçelerini atarak şapka giydiklerini, erkeklerle beraber gezebildiklerini, tiyatrolarda kadınları ayırtan kafeslerin kaldırıldığını anlattıktan sonra, “Siz Mustafa Kemal’e Türk’ün babası diyorsunuz, biz ise onu bütün doğunun babası olarak kabul ediyoruz” demiş.
Sayfa 104 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
BEKAR BİR ARİSTOKRAT Bayan Storner’i muhakkak bir ölümden kurtardıktan sonra Baker Street’teki evimize döndük… Ertesi sabah aklıma, bir zaman yüksek sosyete dedikodu konusu olan Lord St. Simon’un evlenmesi olayı geldi. Bu evlenme ve neticesi, artık konuşulmuyordu. Unutulmuştu… Yeni yeni öyle rezaletler patlak vermişti ki, dört sene önceki bu
Reklam
BEKAR BİR ARİSTOKRAT Bayan Storner’i muhakkak bir ölümden kurtardıktan sonra Baker Street’teki evimize döndük… Ertesi sabah aklıma, bir zaman yüksek sosyete dedikodu konusu olan Lord St. Simon’un evlenmesi olayı geldi. Bu evlenme ve neticesi, artık konuşulmuyordu. Unutulmuştu… Yeni yeni öyle rezaletler patlak vermişti ki, dört sene önceki bu
Ne diyorsunuz bu işe
Hem zaten kadınlar duygularıyla yaşadıkları için acı çekmeye erkeklerden daha yatkındı. Onlar yalnızca duygularıyla hareket ederlerdi. Sırf duygusal iniş çıkışlar, heyecanlar yaşayabilmek için ellerinin altında birisi olsun diye sevgili edinirlerdi.
Sayfa 106Kitabı okudu
Schopenhauer Bey ne diyorsunuz‽ =O
Erkeğin aşkı, doyum bulduğu andan itibaren belirgin bir biçimde azalır: Hemen hemen bütün öteki kadınlar onu, sahip olmuş olduğu kadından daha fazla çekerler: Erkek değişiklik özler. Kadının aşkı ise, özellikle o andan sonra artmaya başlar. Bu, türü koruyup onun varlığını sürdürmeye bu bakımdan da olabildiğince fazla çoğalmaya yönelik doğanın amacının bir sonucudur. Bildiğimiz gibi erkek, kendisine yeterince kadın sunulduğu takdirde, kolayca yılda yüz çocuk meydana getirebilir; kadın ise, istediği kadar çok erkeğe sahip olsun, ikiz ihtimalini hesaba katmazsak, yılda sadece bir çocuk dünyaya getirebilir. Bu nedenle erkeğin gözü hep başka kadınlardadır; kadın ise buna karşılık tek bir erkeğe sımsıkı sarılır: Çünkü doğa onu içgüdüleri gereği ve hiç düşünmeden, gelecekteki doğumun besleyicisi ve koruyucusunu yanında tutup korumaya sürükler. Bundan ötürü erkeğin eşine sadakati yapaydır, kadınınki doğaldır; dolayısıyla da, kadının ihaneti, nesnel olarak, sonuçları bakımından olduğu kadar, öznel olarak doğaya aykırılığı bakımından da erkeğinkinden çok daha az bağışlanabilir bir ihanettir.
Bordo siyah/epubKitabı okudu
25 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.