“Ancak kadınlar daha esnek çalışma saatlerine ihtiyaç duyuyordu; hangi sınıftan olursa olsun, kadınların pek çoğu yarı zamanlı çalışan, tam zamanlı annedir.”
(Anneler günü kutlu olsun.)
Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen..
" ... burada olacağız. Buğday tanesi gibi, yeraltı suları gibi. Solucanın ihtirası ve yaseminin zarafetiyle. İyiliğin ve kötülüğün sahibiyiz. Asaletin ve düşkünlüğün, bağışlamanın ve intikamın sahibiyiz. Kıymetliyiz, çok kıymetliyiz. Yaşayan ve ölü bebekler doğurduk. Hepsini büyüttük. Burada olacağız. Çünkü buradaydık ve biliyorduk. Unuttuklarımızı hatırlayacağız. Tanrıları doğurduğumuzu hatırlayacağız. Gökyüzünün ve yeryüzünün bilgisini ilk bizim bildiğimizi unutmayacağız. Bizden daha kudretli, bizden daha neşeli, bizden daha özgür kız çocukları büyüteceğiz. El vereceğiz. El verdikçe ellerimiz çoğalacak. Birbirimize inanacağız. Bizi seven bir tanrıya inanacağız. Kızlarım, Haypatya'nın doğum günü kutlu olsun!"
Moğollar ve top barutu
Cengiz Han ile' Moğollarının Çin gibi kapalı bir imparatorluğu açtıkları zamandan çok önce, Çinliler
tarafından yapılan o zamana ait keşifler hakkındaki kesin bilgilerimiz çok azdır. Daha sonradan, yani 1211
senesinde Çin’de top barutundan bahsedildiğini sık sık işitiyoruz. Bu barutu Çinliler Ho- Pao dedikleri
Matem içinde iki sene geçti. Tulu, hükümet naibi olarak Karakurum’da ikamet ediyordu. Fakat süresi
sona erdiğinden, Cengiz Han’ın arzusuna uygun olarak yeni bir hakan, bir imparator seçmek için, prensler
ve kumandanlar Gobi’ye döndüler.
Cengiz Han’ın isteğine uyup, miraslarına sahip çıkarak reislerinin kralları haline geldiler. Şimdi Han’ın
en
bozkurtlar diriliyor
Nasıl vuruştuğunu gördüm. kılıç oynamak büyük iştir. Atıcılığının izlerini de görüyorum. Sen Gök Türkler’in yüce beğlerinden olsan gerek Yiğit!
Okçuluktaki ünü acunu tutan Kür Şad öleli kırk yıl olmasydı, bu keskin nişancılığına bakarak sana Kür Şad’sın derdim.
Bir kağan kızının gözlerine bu kadar ısrarla bakmak aklın