ÜMMÜ SÜLEYM... Enes’in annesi. Peygamberimiz Hac için Mekke’ye gidiyordu. Ümmü Süleym’e dedi: “Bizimle Hacca gelmez misin?” Ümmü Süleym mazeretini beyan etti. “Ey Allah’ın Resulü iki bineğimiz var. Bunlardan birini kocam, birini de oğlum alıp hacca gidiyor. Bana binek kalmadı.” Peygamberimiz Ümmü Süleym’i eşlerinin bineklerine bindirerek o yıl Hacca götürdü. Kadınların develeri arkadan geliyordu. Enceşe isimli sahabi develeri sürmekteydi. Enceşe, develerin daha hızlı yürümeleri için şarkı söylüyordu. Çünkü develer güzel avazdan hoşlanıp, hızlanırlardı. Develer, Enceşe’nin güzel sesinden tempoya gelip hızlandılar. Develerin bu hızı kimsenin dikkatini çekip, rahatsız etmedi. Çünkü hız demek, çabuk ulaşım demekti. Fakat birisi vardı ki rahatsız olabilecek birilerinin varlığını hemen düşündü. Develerin bir kısmında hanımlar bulunmaktaydı. Fazla bineğe binmeye ve deve koşturmaya alışık olmayan hanımları develerin bu hızı rahatsız edebilirdi. Bu durumu fark eden peygamber, hanımlar rahatsız olur demeden, Enceşe’yi güzel, nükteli bir söz ile ikaz etti. Onun ikazında kadına bakışı görülmekteydi. Kadını nasıl zarif ve latif düşüncelerle algıladığı… “Enceşe dikkat et! Billurlar kırılmasın...”
O aynaydı: Nezaketle muamele edip, yumuşak davranan Latif’in...