Kadın-Erkek Eşit mi?
Kadını erkeğe eşitleyerek, hayatın her alanında bulunması gerektiğini savunanlar ağır bir fatura da ödetmektedirler kadına. Zira erkeğe nispetle daha narin ve naif yaratılan kadını iş dünyasının engebeli; çalkantılı furyasının içine atmak beden ve ruh sağlığı açısından da ağır sonuçları getirmiştir. Çok basit bir misal olarak haber niteliği taşıyan şu olayı paylaşalım: Ünlü kalp cerrahı Prof.Dr. Bingür SÖNMEZ kendisiyle yapılan bir mülakatta, kadınların kalp krizi riski taşıması açısından erkeklerden daha az risk altında olmalarına rağmen bu durumun artık eşitlendiğini beyan ederek şöyle demiştir: "Çünkü kadınlar artık hayatın yüküne ortak oldular. Onların ameliyatı daha riskli çünkü damarları daha ince." SÖNMEZ şunları da eklemektedir; "Artık kadınlarımız doğurmuyorlar. Doğursalar çocuklarını emzirmiyorlar. Oysa doğurma ve emzirme onları gençleştiren bir özelliğe sahip." Kadını getirdikleri nokta budur.
Reklam
Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz, (almak, vermek) bu tabirler kadını kıymetten düşüren, ona ahkâr ( en hakir) mahiyeti veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarından çıkarmalıdır; bilmelidirler ki iki cins birbiriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi değil, ortak, hayat ortağı demektir.
Sayfa 118 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bizim de buralarda kadınlarımız, icabında, ayıp, yasak, günah üçgeninde sıkıştırılmış vaziyetteydiler..
Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha çok bilgili olmak zorunluluğunda­dır. Gerçekten ulusun anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdırlar.
Tarih Türk'ü ateşle imtihan ediyor. Bu imtihandan yalnız erkeklerimizin cesareti ile başarılı çıkamayız. Artık biz kadınlarda bu ateşe yüzümüzü çevirmek, ellerimizi uzatmak zorundayız. Ordumuzun hepimize ihtiyacı var..
Reklam
Bizimle çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek! Onları bu sus pus ve bön ümmete yakıt yapacağız!
Sayfa 112Kitabı okudu
Bizim de buralarda kadınlarımız, icabında, ayıp, yasak, günah üçgeninde sıkıştırılmış vaziyetteydiler ama Müzeyyen bu üçgeni yırtmış, yırtarken kendi kendine bir şeytan üçgeni yaratmış...
“Eve dönerken Anadolu kadınının graffitisinin yazmaları olduğunu anlamıştım. İsyanını, arzusunu açıkça dile getiremeyen kadınlarımız başlarına bağladıkları yazmalarının ucuna gizli sembolleri olan oyalarını işlemiş, el emekleri göz nurlarıyla yaşama meydan okumuşlardı.”
Sayfa 109Kitabı okudu
kadınlarımız
Düşünce özgürlüğüne kavuşturulmamış bir ülkenin kadını olarak, Türk kadınının sınıfsal çelişkisi konusunda söz söylemek oldukça güç. Çünkü, bugünün Türkiyesi hem çok sınıflı bir toplum, hem de 5. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar onbeş yüzyılı birarada yaşayan bir toplumdur. Ayrıca batı dünyası kapsamı içinde düşünülen; askeri, siyasal ve ekonomik yönden Batıya bağımlı… Ama bir İslam ülkesidir. Bu durum da halkı başka başka çelişkilerle karşı karşıya getirmektedir.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.