“Yolumun her durağında, yürüdüğüm mesafenin, göze aldığım mesafe yanında kısa kaldığını anlayacak bir hazırlığım vardı. (...) Hazırlığımın, bugün de beni ayakta, aklı başında tutan hazırlığımın özelliği ikidir: Kadirşinas itaatsizlik ve tevarüs edilmemiş asalet.”
Değdiğin eller kadirşinas, serinliğin daim olsun yelpaze!
Sayfa 44 - Yelpaze
Reklam
Kader dediğimiz şey acaba var mı. Nasıl var oluyor? Kendi hayatımıza bir göz atalım ve en sevdiğimiz plânlarımızdan, gençliğimizin hayallerinden ne kaldığını inceleyelim. Bu dünyaya gelişimiz irademizin dışında olmamış mı? Şahsiyetimizle, yüksek veya düşük seviyeli zihnimizle, cüce yada atletik boyumuzla, kralın sarayında veya fakirin kulübesinde, gürültülü patırdılı veya sakin zamanlarda, bir zalimin veya Kadirşinas bir büyüğün hükmü altında ve umumî olarak ve üzerinde hiçbir tesirimizin olmadığı siyasî, coğrafî ve sosyal şartlar içinde dünyaya gelmedik mi? İrademizle oluşan şeyler ne kadar sınırlı, kaderimiz olanlar ise ne kadar hadsiz hesapsız
Hücremden dalgalar görünüyor, bakarsam. Bakıyorum, ama görmüyorum. Boğalar gibi saldırıyor azgın dalgalar, serpintileri kadirşinas kumsala vuruyor. Güneş doğudan yükseliyor umutsuzca ve boynu bükük, çekip gidiyor batıdan. Bulamıyorum ... Güzellik canımı sıkıyor. Doğa avutmayı beceremiyor.
Kanuni devrinde Türk edebiyatının pek bariz bir gelişmeye mazhar olduğuna işaret edilmelidir. Bunda Türk edebiyatının XV. asırdan itibaren muayyen bir inkişaf seyrine girmiş olması yanında, şair ve nasirlerin bizzat Kanunî'nin şahsında kadirşinas bir hami bulmuş olmalarının da hissesi bulunmaktadır. Bu devir şairleri gazel ve kaside tarzında kendi sanat kudretlerini, en az seleflerinin fazlaca takdir ettikleri İran şairlerinin seviyesinde hissetmişlerdir.
Bir portre denemesi olarak İsmet Özel: “Kadirşinas itaatsizlik,tevarüs edilmemiş asalet”…
Reklam
451 öğeden 351 ile 360 arasındakiler gösteriliyor.