Okuduğum mangalar dışında Japon edebiyatına ilk bu kitapla girmiş bulunmaktayım. Bu bir öykü kitabı. Belli bir tema üzerinden karakterlerin hikayesini okuyoruz. Temadan bahsedecek olursam Funiculi Funicula adlı kafede belirli bir sandalyeye oturursanız geçmişe gidebilme fırsatına sahip oluyorsunuz. Ama bunu yapabilmek için birsürü şartı yerine getirmeniz gerekiyor. Bu şartlardan en önemlisi geçmişe gittiğinizde kahvenizi soğumadan içmeniz gerekiyor. İlk başta çok fazla yabancı isim veren bir kitap oldu ama olaylar aynı karakterler etrafında gerçekleşti. Okudukça karakterleri öğrenebildim ve ısınabildim. İçindeki Kız Kardeşler hikayesi beni çok etkiledi. En sevdiğim öyküsü o oldu. Aman aman olaylı ve heyecanlı bir kitap değildi lakin şaşırtıcı yönleri olduğunu söyleyebilirim. Bence kafa dağıtmalık hoş bir kitap olmuş bu yüzden okumanızı tavsiye ederim.
Kitabın kısaca konusunu anlatacak olursam tam anlamıyla Sindirella hikayesinin teknolojik versiyonu olmuş. Böyle kitaplar okumaya bayılırım. Fantastik, distopik ve romantik. Kitabımızın ana karakteri Cinder. Genellikle kitaplarda ya da dizilerde kadın karakterlere daha zor ısınırım ama Cinder'ı sevdim. Yerinde tepkiler verdiğini ve akıllı bir karakter olduğunu söyleyebilirim. Akıcı bir romandı. Kitabımızın diğer ana karakteri Prens Kai tatlıydı. Ama ikisinin etkileşimini daha fazla okumak isterdim.
Genel olarak büyük özgünlüğe sahip ve yepyeni perspektiflerle sunulan bir kitap olmuş. Bu yüzden kitabı genel anlamda çok severek bitirdim. Sonu biraz ucu açıkta kalıyor. Ay Günlüğü serisinin ilk kitabı olduğu için de olabilir. Diğer kitaplarda ucu açık sorular umarım cevaplanır çünkü kesinliğe kavuşmayan sonları pek sevmiyorum.
Okumanızı sizlere tavsiye ediyorum.