Dorian Gray'in portresini uzun zamandır okumayı düşünüyordum. Sonunda okuyabildim.
Kitap, Basil Hallward adındaki bir ressamın hayran olduğu eşsiz bir güzelliğe sahip olan Dorian'ın portesini yapmasıyla başlıyor ve bu sırada arkadaşı Lord Henry ile tanıştırıyor. Lord Henry, Dorian'ın hayatına yön veren ve etkisinde kaldığı hedonist bir karakter.
Oscar Wilde karakter hakkında bir mektubunda "Basil Hallwar'ın kendim olduğunu düşünüyorum, bütün dünya ise Lord Henry'nin ben olduğumu düşünüyor bense Dorian olmak isterdim." demiş.
Lord Henry'nin hemen her konuda fikri ve aforizmaları olabilir, bu kimi zaman sinir bozucu. Fakat konuları farklı bir bakış açısıyla ele alması, düşünmeye sevk etmesiyle etkileyici de bulup sevdim bir yandan da. Lord Henry hakkında kafam biraz karışık Alıntıladığım bir çok cümle de kendisine ait. Bana kalırsa kitabın ana karakteri.
Dorian ise güzelliği ve kibri yüzünden narsist bir karaktere dönüştü. Bunun sıkıntısını hep içinde yaşadı. Artık iyi olmaya karar verip bunu başardığını düşündüğünde bile kibrinin kurbanı oldu ve kendi sonunu getirdi.
Oscar Wilde'ın akıcı ve harika anlatımıyla, karakterlerin zenginliğiyle unutamayacağım bir eser oldu. Sinemaya da bir çok uyarlaması yapılmış, bir ara izlemeyi düşünüyorum. Kitabı tavsiye eder, herkese iyi okumalar dilerim.
-Bıraktın dimi?
-Neyi öğrenmek istiyorsun?
-Tamamen diyorum saldın mı kendini? Artık sadece sessizlik mi hakim kelimelerin dizilişinde? En son denize baktığın uzun uzun hayaller kurduğun zamana diyorum geri dönebilecek misin?
-Off... Ne saçmalıyorsun? Neyi öğrenmek istiyorsun? Ben olmadığımı mı ima edeceksin şimdi de... Merak etme artık hiçbir
Hiçbir şey gidermiyor iç sıkıntımı.Hep bir yerlerde, bir şeyler
unutmuş gibiyim.Yarım kalmış bir resim ya da
türkü gibi geliyor her şey bana.
Emaneten duruyormuşum gibi
bir yerlerde. Bir şeyler kaybetmişim de,
bulamaış gibiyim yıllarca.
Ama aklıma düşünce köyüm, her şey birden canlanıyor, dün gibi...
Capcanlı Alıp götürüyor beni
Haziran Ayı #125291396
-Ay ışığında ölmekten daha romantik ne vardır ?
-Oğlum nereden buluyorsun bu lafları ?
-Bir şarkıda geçiyor abi , yabancı şarkı.
-Sen zaten hep yabancı kaldın ne olacak senin bu halin ?
-Birkaç film de izledim abi bu ara kafam çok karışık.
-Oğlum bir yere varamazsın böyle.
-Ne güzel
“Galiba biz, babacığım, birbirimizi hep böyle anlamadan sevdik.”
Oğuz Atay, “Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?” deyince “Buradayım” diye bağıran Derda’yı okumuştum geçenlerde. Onu anlamaktan öteye gidip hisseden Derda’yı. Hakan Günday’ın Az kitabının Oğuz Atay hayranı Derda’sını… Bir başka kitapta rastlayınca bir kere daha kulak vermiş bulundum Atay’ın çağrısına…
Gazetelerin köşelerine