"Kafamda bir tuhaflık vardı..."
Usta bir romancının elinden çıktığı o kadar belli ki..
1969 - 2012 yılları arasını ;çok içten, çok samimi bir roman kahramanı (iyi niyetli, iyimser) Mevlüt un hayatı, hayalleri, yaşanmışlıkları üzerinden aktarıyor bizlere sayın Pamuk.."Kafamda bir tuhaflık var" diyerek kırk yıl hiç vazgeçmeden büyülü İstanbul sokaklarında boza satıcılığı yapan kahramanımızla hem korkutucu hem çok güzel, çok efsunlu İstanbul' u; mahallelerini, iklimini, içinde barındırdığı unsurları ve değişimini gözlemledim . Aslında gezindiğim İstanbul sokaklarıyla birlikte Mevlüt un kafasının tam içiydi.. Mevlüt te şehrin geceleri kendisine söylediklerini dinlemek ve sokakların dilini okumakla gurur duyuyordu :))
"İnsanlar mutlu, dürüst, açık olmak için yaratılmışlardı"
Peki Aşk 'ta!!! insanın niyeti mi daha önemliydi, kısmeti mi(Kalbin niyeti - dilin niyeti arasındaki bağ neydi) Resmi görüş mü daha değerliydi Şahsi görüş mü? Kahramanımız Mevlüt un hayatının temel tuhaflığı bu kavramlardaki farklılıklarda farklılıklar arasındaki inceliklerde saklıydı aslında..
Bu düşsel hikayenin sonlarına geldiğimde ise Kırk yıldır İstanbul gecelerinde boza satarken kendisiyle konuşan şehre cevap verme sırası Mevlüt 'e gelmişti ve Mevlüt bu alemler arasında seçim yapmayı reddedip
(Hem şahsi hem resmi görüşünü ;hem kalbinin hem de dilinin niyetiyle) "Boo-zaa" diye bağıran yanık sesiyle şehrin duvarlarına yazmak istediği şeyi Dünyanın başkentine fısıldadı
ve ve bendeniz bütünüyle gerçek olaylara dayanan bu hikayeyi çok sevdim
saygılarımla..