Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Osmanlı, İslamlığı ciddiye aldı. İslamlık put kırıcılığını ciddiye aldı. Osmanlı bunu İslamlığın ciddiye alınışından da öteye götürdü. Kuralları ciddiye aldı, insanı ciddiye almadı. (…) Bütün değişimleri devlet eliyle gerçekleştirmek istedi. (...) Tiyatroyu soytarılık, resmi küfür sayıyordu. Bütün sosyal kurumlar, askerlik örgütü için birer
25 Mart 1974
Bireye ne oluyordu? Yahya Kemal kendisinc soru sorulmasından hoşlanmazdı. O, geleneği temsil ediyordu. Onunla tartışılamazdı. Kendisinc bir toplantıda genç bir adam soru sorunca yanındaki. ınc dönerek, 'Kim bu adam?” demişti. Osmanlı gosterişi sevmiyordu. Kuçuk saraylarda, ahşap evlerde oturuyordu. Tiyatroyu soytarılık, resmi küfür sayıyordu,
Reklam
Aktörlük Sanatı, Sanat Kuramları, Görme Biçimleri
_Medeniyet, insanların ne kadar para kazandığıyla ya da kaç tane lüks arabaları olduğuyla ölçülmez. Medeniyetin para birimi Sanat’tır. Sanat aristokrattır ve sanatla uğraşan kimseler de yükselerek seçkinleşirler. Müzelerimizde ve kütüphanelerimizde korunan da sanatın ta kendisidir. Sanat Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde göreceğiniz, insanların
UHUVVET
Düşmanlar modernizmin ve kapitalizmin bütün argümanlarını kullandılar anlayacağınız. Bir de kavmiyetçilik belasını yaydılar aramıza ki sormayın gitsin. Milleti birbirine bağlayan uhuvvet ortadan kalktı. Bir benlik davasıdır başladı. Araplar, Türkler, Kürtler ayrılığa gayrılığa düştü. Bu millet bir sabah uyandığında kendini başka bir varlığa dönüşmüş olarak bulmadı. (Fakat Kafka'nın Değişim'i yazması bu tarihlere rastlar.) Gün be gün değişti bu millet. Çünkü, zamana yayılmış bir dönüşüm projesiydi bu. George, kendi uhusunu pazarımızda satmaya başladı. Adı çağdaşlık'tı bu tutkalın ama, hiç de iyi bir yapıştırıcı değildi. Eşleri birbirine yapıştıramıyor, aileleri bir arada tutamıyor, şirketler, kurumlar dağılıyor, insanları birbirine bağlayan toplumsal bağlar çözülüyordu . Markası 'uhuvvet' olan öz tutkalımızı değil de, markası çağdaşlık' olan batı tutkalını kullananlar, zaman içerisinde büyük pişmanlıklar yaşadılar. Çünkü bu tutkal, sahte bir yapıştırıcıydı. Birleştirdiğini söylediği her şeyi aslında ayırıyordu.Çağdaş aileler dağılıyor;çağdaş kurumlar çöküyordu.
Sayfa 44 - İz YayınlarıKitabı okudu
Bu dünya geçicidir. Bu dünyada elde etmek ve korumak bir insan için sadece kısa ömrü için gereklidir. Bunu unutmamalı. Mezarlıklar bu nedenle gözümüzün önünde bulunmalı. Evimizin bahçesinde, sokağın köşesinde tek mezarlar yer almalı. Her şey geçicidir. Belgeler gereksizdir, unutulacak ayrıntıları yazmak anlamsızdır. Belki de unutmak esastır.
Sayfa 90 - İletişim Yayınları
Kundera'ya göre Kafkaesk,
Insanin ve onun dunyasinin temel bir olabilirligini, tarihsel olarak belirlenmeyen ve insana neredeyse her zaman eslik eden bir olabilirligi temsil eder. Kundera'nin Roman Sanati isimli kitabindan hareketle, Kafkaeskin belirgin uc niteligi soyle siralanabilir: 1. Kurumlar, kendi ilan ettikleri yasalara gore isleyen ve bireylerin anlayamadigi mikro dunyalardir. 2. Bu mikro dunyalarda insanin fiziksel varligi, Platon'un magarasindaki gibi yanilsamadan ibarettir. 3. Ne sebeble cezalandirildigini anlayamayan bireyin kendi icerisine donerek kendi kendisini suclama mekanizmasini harekete gecirmesi, carkin islediginin gostergesidir.
Sayfa 34 - Kafka'nin Golgesi Kimleri Aydinlatiyor? / Ozge UysalKitabı okudu
Reklam
“Öğrenmek, kendini tanımak mutsuzluktur. Bizden geri kalan eserler, birbirlerine benzer taşlar, yazılar, yapılar olmalıdır. Putlar gibi ayırıcı özelliği olmamalıdır. Hristiyanlık da ikonoklast bir dönem yaşadı; ilk Hristiyanlar eski Yunan ve Roma'dan kalan anıtları yok ettiler. İslamlık, özellikle Osmanlı bu işi daha ciddiye aldı. Osmanlı,
Sınırlar, yeraltı yolları, dehlizler, çıkmazlar; hayvan-oluşlar ve çocuk-oluşlar... Kaçış çizgileri... nefes almayı sağlayan ; facianın eli kulağındayken, bürokrasi ve kurumlar altında boğulurken...
Sayfa 127 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.