Cafer Akkaya

Cafer Akkaya
@kagansulu
Bana göre dünyada iki çeşit insan var biri iyi biri kötü. Ve iyi insan olduğu gibi kötü insanda var. Bunun Kürdü Türkü yok, iyi ve kötü insan var.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Bizden istedikleri onların istediği gibi yaşamamız, koydukları kurallara sorgusuz sualsiz itaat etmemiz, güçleri karşısında baş eğmemizdi.
Sayfa 112Kitabı okudu
Bir insanın en büyük sermayesi nasıl yaşaması gerektiğini bilmesidir.

Reader Follow Recommendations

See All
Her ne kadar, ''Cennet annelerin ayaklarının altındadır.'' deniyorsa da ben bu cümlenin samimiyetine inanmıyorum. Çünkü o anne aynı zamanda ayaklar altına alınıyor. Eğer cennet annelerin ayakları altında ise anne de erkeğin ayakları altındadır.
Bir evde adamın üç tane karısı var ve her gece iki kadının gözleri önünde diğer karısının odasına gidiyor.
Reklam
İstanbul’un fethedilmesinin Orta Çağ’ı kapatıp yeni bir çağı açtığını sanan İslam alemi (özellikle Türk İslam dünyası) tam tersine fetihler ve askeri başarıların sadece bir ilerleme yanılsıması yarattığının farkında değildi. İkinci Viyana Kuşatması’ndaki yenilgi, fetihler ve ganimet ekonomisinin de sonuna gelindiğini gösterecektir.
Sayfa 312 - KırmızıkediKitabı okudu
Abbasi Halifesi Memun’dan (813-833) bu yana geçen bin yıldan fazla süre içinde, Araplar, yabancı dillerden ancak İspanyolların bir yıl içinde çevirdiği kitap sayısı kadar kitap çevirmişlerdir.
Sayfa 293 - KırmızıkediKitabı okudu
Yaklaşık bin yıllık tarih içinde sadece bir kez, İstanbul’un fethinden sonra ulemayı toplayan Fatih sultan Mehmet tarafından medreselerde İmam Gazali mi yoksa İbn Rüşd’ün mü okutulacağı tartışılıyor. Ancak tartışmadan İmam Gazali’nin okutulması kararı çıkıyor. Böylece diyalektik olarak, Osmanlı’nın yüksel me ve büyüme döneminin ilk yılları, aslında tutuculaşmaya ve gerilemeye başladığı zamanın da başlangıcını oluşturuyor.
Sayfa 268 - KırmızıkediKitabı okudu
İbn Sina, İbn Haldun, Farabi ve İbn Rüşt gibi alimlerin eserleri İslam dünyasında 20. Yüzyıla kadar yasaklanıyor. Onların kitapları medreselerin müfredatından, kütüphanelerden çıkarılıyor. Bu alimler ve eserleri Türkiye Cumhuriyeti kurulana kadar neredeyse unutuluyor.
Sayfa 236 - KırmızkediKitabı okudu
Müslümanlar, akıl ve yorum yolunun kapatılmasıyla entelektüel bakımdan intihar ederek, bin yıldır süren karanlık bir çağın kapılarını açmıştır. İslam’ı sarsan şey felsefenin yasaklanması, yani bilimle ilgilenmenin kafirlik sayılarak Tanrı/inanç merkezli bilgi anlayışının esas alınmasıdır. Çok az insan, İslam alimi ve Müslüman aydın bu durumun farkındadır. O nedenle bugün Müslüman dünya, seküler kültürlerin yarattığı bilimi, geliştirdiği teknolojiyi, onların ürettiği cihazları/ürünleri kullanıyor ve fakat bunun nedenlerini anlamakta güçlük çekiyor. Dahası bu dramatik tablonun nedenini, akıl almaz bir şekilde ‘’İslam’dan uzaklaşmaya’’ bağlıyor. Bu nedenle yaklaşık olarak 1.5 milyar insanın bulunduğu İslam dünyasının büyük kesimi, seküler (akılcı) dünya karşısında çaresiz, zavallı ve onlara bağımlı durumunda (adeta kölesi gibi) yaşıyor. Bu tabloyu büyük doğal kaynaklara (enerji/petrol) dayalı zenginlik bile değiştirmiyor.
Sayfa 213 - KırmızıkediKitabı okudu
Reklam
İmam Gazali tarafından 11. Yüzyılda ‘’kafir’’ ilan edilen Farabi’nin eserleri, Batı’da 18. yüzyıla kadar okullarda (üniversitelerde) ders olarak okutuldu. İslam dünyasında ise 20. Yüzyıla kadar yasaklı olan Farabi’nin kitapları, ancak Cumhuriyet devriminden sonra Türkiye’de ve 1960 yıllarında da Beyrut ve Kahire’de yayımlanabildi.
Sayfa 156 - KırmızkediKitabı okudu
Nizamü’l Mülk Kadınları birer ‘’fitne ve fesat’’ unsuru ya da kaynağı olarak değerlendirir. Padişah eşlerinin emir ve ferman vermesini ise bir ‘’felaket’’ olarak görüyor. Türk geleneğinde kadının sahip olduğu toplumsal statüden/konumdan devleti uzaklaştırmayı amaçlıyor.
Sayfa 145 - KırmızıkediKitabı okudu
Göçebe Oğuz/Türkmen aşiretleri ve boyları geniş mera ve zengin kentlere doğru akınlar düzenleyerek ‘’çapul’’ yapıyor, yani varlıkları yağmalıyor ve ganimet elde ediyordu. Bu bir yaşam tarzıydı. Göçebe Türk kültüründe yerleşik olmak ki ‘’oturak olmak’’ deniliyordu. Hor görülür ve aşağı görülürdü.
Sayfa 85 - KırmızıkediKitabı okudu
Marx’a göre din, bu dünyadaki adaletsizlik ve eşitsizliklere karşı mücadele etmeyi bir kenara bırakarak, itaati önermekte, adaleti ve mutluluğu ise öteki dünyaya bırakarak kurulu düzenin devam etmesine katkıda bulunmaktadır. Diğer anlamıyla din, halkın çektiği acıları bir dindirme aracı, adaletsizlikler karşısında bir iç çekiş ve haksızlık önünde bir sığınma alanıdır. Dikkatlerin bu dünyadaki adaletsizlik ve eşitsizlikler üzerinde toplanmasını önler. İnsanları öteki dünyanın cezaları ve ödülleri ile avutarak ya da korkutarak tepkilerini söndürür.
Sayfa 44 - KırmızıkediKitabı okudu
Cihadın iktisadi amacının, ruhani hedefinin önünde olduğunu ve kutsal savaşın bir zenginleşme ve ganimet aracı olduğunu ileri sürüyor.
Sayfa 39 - KırmızıkediKitabı okudu
1,615 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.