Mevlana.Aşka bulanmış,içmeden sarhoş olmuş bir halde karşılaştığı canlı cansız herkese aşkı anlatmaya başladı. Yağmur bekleyen kuru otlara,gökyüzündeki yağmura,yağmurun ıslattığı incir ağacına,incire tırmanan tırtıla,tırtılın peşindeki serçeye,serçenin yuvasını yaptığı kagir evlere,kagir evleri süsleyen güllere,gülün derdine düşen bülbüle,bülbülün peşindeki atmacaya,atmacayı evcilleştiren beylere,beylerin konuk olduğu saraya.
Sayfa 147
Evler
İnsanlar yüzyıllar yılı evler yaptılar. İrili ufaklı, birbirinden farklı, Ahşap evler, kâgir evler yaptılar. Doğup ölenleri oldu, gelip gidenleri oldu, Evlerin içi devir devir değişti Evlerin dışı pencere, duvar. Vurulmuş vurgunların yücelttiği evlerde Kalbi kara insanlar oturdu. Gündelik korkuların çökerttiği evlerde O fıkara insanlar
Reklam
Senden Sonra Ey Yedi Yaş
"biz yitirmiş olmamız gereken ne varsa yitirmişiz ışıksız, yola düşmüşüz biz ve ay, ay, o şefkatli kadın, oradaydı hep ve çekirgelerin hücumundan korkan körpe ekinlerin üzerine kâgir* bir damın ardında kalan çocukluk hatıralarına ne kadar ödenmeli daha"
Sayfa 102 - Can Yayınları 12.BasımKitabı okudu
"Yalan değilmiş eskiden her şeyin daha güzel olduğu; bir nostalji sayıklaması değilmiş. İşte gözlerimle görüyordum. Sokaklar eğri büğrü olsa da kâgir evlerin hepsi bahçe içinde tek ya da iki katlı, kiremit damlı. Hepsinin güzelliğine işte ben tanığım.."
yitirmemiz gereken ne varsa yitirmişiz ışıksız, yola düşmüşüz ve ay, ay, o şefkatli kadın, oradaydı hep ve çekirgelerin hücumundan korkan körpe ekinlerin üzerinde kâgır bir damın ardında kalan çocukluk hatıralarına Ne kadar ödenmeli daha
bir restorasyon faciası
Evlerle de tanışıklığım var. Ben geçerken, her biri önüme atılıp bütün pencereleriyle bana bakar gibidir. “Merhaba, nasılsınız?.. Ben de iyiyim. Bana mayısta bir kat ekleyecekler!” Yahut: “Sağlığınız nasıl?.. Ben yarın onarıma giriyorum…” gibilerden konuşmalarını duyar gibi oluyorum. Aralarında daha çok sevdiğim, candan dostlar vardır. Bunlardan biri, bu yaz bir mimarın bakımı altına girecekmiş. Her gün yoklayacağım. Tanrı korusun, bakıma alalım derken büsbütün yeryüzünden etmesinler. Açık pembe bir evciğin başına gelen hiç aklımdan çıkmaz. Pek sevimli küçücük bir kagir yapıydı. Bana öyle güleryüzle, biçimsiz, hantal komşularına öyle gururla bakardı ki, önünden geçerken içim hazla dolardı. Geçen hafta o sokaktan geçerken dostuma bir bakayım dedim; kulağıma bir feryat çarptı: “Beni sarıya boyuyorlar; şu halime bak!..” Vicdansızlar! Barbarlar!.. Öyle kıyasıya boyamışlar ki, fırça değmedik ne sütun, ne saçak kalmıştı. Zavallı dostumu, sapsarı bir kanaryaya döndürmüşlerdi. Üzüntüsünden az kalsın ben de sarılık oluyordum.
Sayfa 9 - Panama Yayınları • Çevirmen| Emre AlagözKitabı okudu
Reklam
367 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.