Malzeme oldukça zayıf, ikinci sınıf nitelikteydi: Savaş tutsaklığından dönmüş isteksiz askerler, eski top ve tüfekler, nakliye imkânları olarak da kağnı arabaları ve köylü kadınlar vardı. Bütün bunlardan birinci sınıf bir savaş gücü yaratmak zorundaydılar. Bu olağanüstü güçlükler karşısında Mustafa Kemal’in gevşemesi, bir an için bile olsa mümkün değildi.
“Dilini bilmediğim bir memlekette gibiydim bu şehirde.”
Reklam
Yalnızca sızlayan bir yürek. Sızlayan, çatlamış, kırgın. Kağnı ardında köylüler gibi Karanlıkta, boşlukta, yorgun
İ: İnsanlar meğer ne anlaşılmaz mahluklarmış… Dünya ne anlaşılmaz yermiş!.. S: Dünyanın ve insanların bir parça bir şeye benzeyen yerleri de bu anlaşılmaz taraflarıdır. Baksanıza siz bile onları anlamadığınız zamanlarda müsterihtiniz ve şimdi anladığınızı zannettiğiniz için bu kadar şaşıyor ve üzülüyorsunuz.
Sayfa 213Kitabı okudu
Dünyada kuvvetlinin ve zayıfın, akıllının ve budalanın, faziletli olanın ve sefilin aynı derecede malik oldukları bir hak vardır: Yaşamak hakkı!.. Hiçbir meziyet, hiçbir kuvvet bu hakkı birisinden alıp diğerine vermek salahiyetinde değildir.
Sayfa 166Kitabı okudu
İnsanlar böyle işte... Bir iftira, haydi kodese... Hani hiç kabahati de yok değildi, çenesini tutmaz, ileri geri söylenirdi Kaç kere dedim: Oğlum, devir o devir değil, dünyayı sen mi iflah edeceksin? Al üç buçuk kuruş maaşını, otur bir köşede... Değil mi efendim?
Sayfa 65 - Venedik Yayınları
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.