Ağzımda biriken kahır Gürültüye sayılmış Asılıp sokakların Kirli tavanlarına...
Uçurumlarda nöbet bekleyen katillerin Kahır olup iniyorsun tepelerine
Reklam
Sensizliğe Sone
Sessizliğin ölüme benzediği o yerde Bir el uzanır çeker beni yaşamaktan O kahır dolu, hüzün dolu gecelerde Birer kan çanağı gözlerim ağlamaktan Gitgide yayılır damarlarımda yokluğun Bir hançer bilenir kalbimde soğuk, sivri Durup durup vurur başıma sarhoşluğun Üst üste içilen dopdolu kadehler gibi Artık ne yapsam boş, uykular gitti gelmez Vıcık vıcık bir gecedir ellerimde kalan Güneş doğmayı, karanlık bitmeyi bilmez Saplanır kalbime bir türlü geçmez zaman İçerim senden uzak günlerin getirdiği Yavaş yavaş öldüren bu zehir sensizliği
Sayfa 233
Eylemiştir heralde…
Sere serpe içime dolduğunu Kahır bulutları söylemedi mi? Demirden dağları eritir gibi Ömür sarayını çürütür gibi Seni de virane eylemedi mi?
“Her zaman kendi içine bakmak en emin yol.Başkalarıyla uğraşmayı bırak.Her gazap ,her kahır ağır bir çanta.Niye taşıyasın?At onları.Sıcak hava balonu gibi hayat.Yukarı mı gitmek istersin aşağı mı?Hiddeti ,intikamı,rekabeti bırak.Torbalardan kurtul…”
Ne düşündüm ne yaptımsa bugüne dek hep onlar için ne dedim ne söyledimse onlar adına hapislik işsizlik kahır ve intihar yalnızlığı kahpelikler puştluklar aldatmacalar ne çektimse bunca yıl kurtulsun diye onlar
Reklam
Dünya. Çıplak omuzlar üstünde duran. Herkes alışkın dölyatağı borsalarla ağulanmış bir dünyaya. Benimse dar çünkü dargın havsalamın gücü yok bazı şeyleri taşımaya. Önce kalbim lânete çarpa çarpa gümrah sonra kalbim gümrah ırmakları tanımaktan kaygulu sakın Styks sularının heyûlası sanmayın er gövdesinde dolaşan bulutun simyası bu, biraz üzgün ve Ömer öfkesinde biraz öyle hisab katındayım ki katlim savcılardan sorulmaz ne kireç badanalı evlerde doğmuş olmak ne ellerin hırsla saban tutuşu ne fabrikalarda biteviye üretilmekte olan kahır dev iştihasıyla bende kabaran aşkı yetmez karşılamaya.
Sayfa 196 - Tam İstiklâl Yayıncılık OrtaklığıKitabı okudu
Ahî olmak ve peştemal kuşanmak için müsbet ve menfi yedişer şarta riayet etmek lazımdır. Evvela yedi fena hareketi bağlamak ve sonra yedi güzel hareketi açmak lazımdır. Ahîlik nazarında bu yedişer fazilet ve rezilet şunlardır: 1-Hasislik kapısını bağlamak ve lutûf kapısını açmak. 2- Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülayemet kapısını kaçmak. 3- Hırs kapısını bağlayarak kanaat ve rıza kapısını açmak. 4- Tokluk ve lezzet kapısını bağlayıp açlık ve riyazet kapısını açmak. 5- Halktan yana kapısını bağlayıp Haktan yana kapısını açmak. 6- Herze ve hezeyan kapısını bağlamak marifet kapısını açmak. 7- Yalan kapısını bağlamak ve doğruluk (Sıdık) kapısını açmak. Fütüvvetnâmeye göre ancak bu yedi fazileti kazanan insan Ahî olabilir.
Duy ve katıl şarkısına bu şehrin Sen dünyayı omuzunda taşıyan Sen yeraltı Sen yeryüzü insanı, Bir lokmaya bütün sabır Bir lokmaya bütün kahır Canlarını dişlerine takmış insanlar Bir lokmaya.
İki tür 'büyük acı' vardır. Dile getirilmeyen sırların verdiği ısdırap. Ve derdinizi söylediğiniz halde anlaşılmamaktan doğan kahır.
Sayfa 65 - Alfa YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Zül Celal-i Vel İkram"
Aşk yoluna çıkmak ise niyetin, vuslata ermek ise gönlündeki, bela ile imtihan edilirsin. Biz "çalap" deriz, her daim Allah'tır gönülde adı. Ama onun bir adı da " Zül celal-i Vel ikram'dır." Kişi ister ki hemen cemalini göre, o güzellik karşısında mest ola. Ama o önce kahrı, zulmünü, celalini gösterir "Zül celal-i Vel ikram"... Demek önce celal, sonra ikram. Önce kahır, zulüm, imtihan, çile sonra lütuf, sonra ihsan, sonra ikram. Ya sebep nedir, önce celal sonra ikramda bulunur? "Aşığı sadık mı değil mi emin olmak için."
Sayfa 159Kitabı okudu
(boyu uzun olan güzel ve sade dil olur. Boyu kısa olanını çok hilesi vardır. Boyu orta olan, akıllı ve hoş huylu olur. Saçı sert olan akıllı ve atılgan olur. Saçı yumuşak olan, ebleh ve arsız olur. Saçı sarı olan, kibirli gazalı olur. Saçı kara olan, sabırlıdır, onu ara. Saçı kumral ise güzeldir ve sahibi bedelsizdir. Saçı az olan lütüfkår, bil-
En uzun günüydü ömrümün bir yanı sabır bir yanı tınmaz bir yanı kahır bir yanı kanmaz Bir kez daha sığınarak kendi yüreğime kendi şehrimde yeniden başlıyorum yazmaya yeniden ve yine yapayalnız.. Ömrüm senden özür diliyorum! Nihat Behram Ekim 1996 İstanbul
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.