Bugün hava güzel,
Bugün içim içime sığmıyor.
Annemden mektup aldım,
Memlekette gibiyim.
Allaha çok şükür karnım tok;
Elimi uzatsam kahve fincanı dudaklarımdadır.
1- Ülke, kitap okuyan ve okumayan olarak keskin bir şekilde ayrılır. (Evet, yegane ayrımcılık bu olacak; kitap okumayı tercih etmeyen vatandaşlar sınır dışı edilmeyecek tabii ama oy verme hakkı elinden alınacak.)
2- Okulda sadece kitap okuma alışkanlığı kazandırılacak. Hçbir şey öğretilmeyecek kitap okumaktan başka. Eğitim on yıl olacak ve bu on
Bahar, kışın içinde gizlidir. Baharın gelişini gözlerimizle, tenimizle ve diğer duyularımızla fark ederiz. Baharı tomurcuklarda, sakin esen rüzgarda ve güneşin sıcaklığında buluruz. Bahar, kışın yan sıra var olur.
Eski İstanbul kahvehanelerinde gelen giden çay, kahve içer, nargile veya çubuklarını tüttürüp sohbet ederlerdi. Bir de çulsuz takımı garibanlar vardı ki onlar da kuytu bir köşeye çekilir ve oraya serilmiş bir şilte üzerinde gün boyu bir şey içmeden oturur, hatta kahvecinin keyfi yerindeyse geceyi bile orada geçirirlerdi. İşte bu gariban köşesine eski İstanbul argosunda “Allahkerim Yeri” denirdi.
HİZMETÇİ KIZ
Kapı açıldı geliyor
Elinde kahve fincanı
Saçları saç gözleri göz
Göğüs kalça hepsi tamam
Bacaklar hele bacaklar
Kız Allahını seversen
Kurbanın olayım bırak
Ölüyorum senin için
Pazardır evde kim se yok
Fırsat bu fırsat güzelim
Kendimi bir karavanın içinde hayal ediyorum. Rengarenk, çeşit çeşit çiçeklerle süslenmiş bir karavan. İçinde bir sürü kitap, sınırsız kahve, bir de deniz manzarası.