Açıkçası yazarını tanımadığım bir şekilde okumak istediğim kitaptı. Başlangıçta çok iyi psikolojik çözümlemeleri olan suçluluk psikolojisini ya da karakterin dünyaya bakışını çok başarılı bir şekilde bizlere sunan bir kitap olarak düşündüm hatta merakla okumaya devam ettim ama bir noktadan sonra yazarın gereksiz bir çabanın içine girdiğini düşünüyorum.
Yazarın "kendini bulma" tezi için giriş yaptığı kısımlar, baş karakterin Demian'ı arayışı ve bu süre içinde yeni tanıştığı insanlarla olan diyalogları amansız bir çaba gibiydi.
Evet yazarın bir tezi var bunu savunmak için varoluştan şimdiye kadar olan her şeye biraz da olsa değindi ve hepsini bir şekilde eskimiş, etkinliğini yitirmiş saydı. Hadi buna da tamam ama elinin tersi ile ittiği tüm inanışlara, kurallara, ahlaka, dünya düzenine, her şeye karşılık kendini bulma tezinin yavan kaldığını düşünüyorum.
Karakterin kendini bulmaya yaklaştığı kısımlara bakınca bunun bir getirisinin olamadığını her şeyin zihinde hatta havada kaldığını düşünüyorum.
Tüm bunlardan ziyade "Yeni dönem başlıyor, eskiye sarılıp onu bırakamayanlar için korkunç bir şey olacak yeni dönem." diye çok iddialı bir cümle geçiyor. Fakat ben kitabın genelinde "yeni dönem" için bir elle tutulur bir öngörü, gerçeklik göremedim.
Bence birçok kişinin iddia ettiği gibi bir felsefe kitabından ziyade felsefi ögeler içeren bir hikaye.