Bu hikâyenin nasıl devam edeceğini bilmiyorum
. Tıpkı daha önce söylediğim gibi bir hikâyenin trajik mi yoksa mutlu sonla mı biteceğini ben veya başka biri söyleyemez. Belki de bu türden bir sınıflandırma yapmak dahi imkansız. Çünkü hayat,binbir tatla karışık akıp gider.
İrredantizm ya da kurtarımcılık, İtalyanca kökenli bir sözcük olup dil, din, soy ve kültür birlikteliği olduğu hâlde herhangi bir devletin sınırları dışında yer alan halk ile söz konusu devletin birleşmesi fikridir.
Kitaplar öğretir
-Çankaya -
Bir akşam sofrasındaki arkadaşlarına makam dağıtırken Nuri (Conker)e:
-Seni de başvekil yapacağım,der.
-O birader,beni başvekil yapmak için sen ne olacaksın?
-Bir adamı başvekil yapabilecek adam!
Bazen okumuşluk silahtan daha iyi vurur Selim,neden dersen okumuşluk gözünü açar insanın,bu içinde yaşadığın hayatı anlamana yardım eder. Hayatı anlamazsan tutsak olduğunu bile bilemezsin,sana ne verirlerse kabul edersin,hakkını arayamazsın.
Dedem Korkut geldi,kopuz çaldı. Gazi erenlerin başına neler geldiğini söyledi.
Hani öğdüğümüz bey erenler?
Dünya benim,deyenler?
Ecel aldı,yer gizledi,
Fani dünya kime kaldı?
Gelimli,gidimli dünya,
Sonucu ölümlü dünya!
Dede Korkut hikayeleri hiçbir zaman tazeliğini yitirmeyen,eskimeyen,yetişmekte olan bir genç kızın bugünden yarına artan güzelliğini taşımaktadır. Onun güzelliği,onun tadı,gücü
Demâdem artar,eksilmez,tükenmez,bînihâyettir.
Kitaba ilk başladığımda çok fazla geçmiş zaman eki kullanıldığı için ve alışık olmadığım büyülü gerçekçilik akımı ile oluşturulmuş fantastik bölümler sebebiyle sıkıldım . Ancak her bir karakterin sıradışı tasvir edilmesi, yıllardır maruz kaldığımız batın inançların ayna gibi yansıtılması , kırsal yerlerdeki insanların yaşamlarının göz önüne bu kadar güzel bir şekilde sergilenmesi önyargılarımı yıktı.Kitabı yeni bitirdim ve karakterlerin jestleri, mimik
leri, konuşmaları gözümün önünde uçuşuyor . Kesinlikle okunması gereken bir kitap…