CEM KARACA - TAMİRCİ ÇIRAĞIN BESTESİNİN HİKAYESILİ
“Tamirci Çırağı” esasında bir aşk hikâyesi. Çalıştığı tamirhaneye arabasını getiren bir kıza görür görmez aşık olan bir tamircinin öyküsü. Tamirci, bu güzeller güzeli kıza vurulur, onu tekrar göreceği gün saçlarını arkası puslu bir aynada tarar. Ve ustasına “Bugün tulumları giymeyeyim” der. Onun yanında kendisini kötü hissetmek istemez. Ancak kız,
Ebrar 2150
Ebruar kavramını veya Ebruarı bunların nasıl kimseler olduklarını el alacağız, konuşmaya çalışacağız Ebruar her ne kadar Türkçe'ye bir isim olarak geçmişse de aslında Arapça eril bir çoğul yani Ebruar iyiler demek Bu kekili bunun Ber veya Ber ayette geçtiği üzere Cenab-ı Hak Hz. Yahya için o Ber ile bir valideyhi Olem yakın Cebber'in
Reklam
Maziyi yâda daldığım zaman, Nasıl olur da ölmem ki bazan, Hafızam durur, kaybolur yollar; Ve sonra birden içime dolar, Daire gibi genişler sükût, Der: "İçimde kal, hepsini unut!"
• 4. Bölüm - ATATÜRK'ÜN ÇANAKKALE'DE BAŞARISI YOKTUR YALANI! (!)
- Yıl 1914 Takvimler 3 Kasım'ı gösteriyor, İngiliz Donanması Çanakkale'nin dış istihkâmlarını bombalıyor bu durum Çanakkale Savaşı'nın başlamasına sebebiyet veriyor. 9 Ocak 1916'ya kadar mücadele devam ediyor. Savaşta, Türk ordusunun en seçkin birlikleri ve subayları yer alıyor. Çanakkale Batı empervalizmine karşı sıkı bir
517 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Su damlasından okyanus olan kardeşimiz.
Türkiye'de en çok önerilen kitaplardan biri. Makamına hak ettiğini düşünüyorum. İlk başta "Abartmayın, ne yükselttiniz kitabı?" demiştim. En sonunda "Tamam, kesinlikle okuyorum artık." dedirttiler. Evet, minik Martin'imiz. Bir bilgi birikimi olmayan Martin'imiz. Ama sorun bakalım, Martin o zaman mutlu muydu?
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390.7k okunma
hikayeleri değiştirmek istememizde bir tuhaflık yok. Zira bu hikayeler ezelden beri değişerek günümüze geldi; oldukları gibi kal­ malarını istememiz tuhaf kaçar. Angela Car­ter, "Eski şişelere yeni şarap koymaya varım, hele hele yeni şarabın basıncı eski şişeleri pat­latıyorsa," der.
Sayfa 33 - Domingo
Reklam
Lavinia
Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin. Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin. Sana gitme demeyeceğim, Ama gitme, Lavinia. Adını gizleyeceğim Rainer Maria Rilke, “Aşklar yaşayacaksınız, uzun yolculuklara çıkacak, ülkeler kentler göreceksiniz, büyük acılar çekecek sevinçler duyacaksınız, ancak ondan sonra gerçekten değerli beş on dize belki kendini size verir” der. Bu aralar şiiri bıraktıysanız ve belki şiir boş bir uğraş gibi geliyorsa özünüze seslenecek bir şiirle tanışmamış veya sizi şiire yöneltecek bir duyguyu henüz yaşamamış olabilirsiniz.
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Hepimiz bir birimize yabancı sayılırız, bizler bile, Kimi kastediyorsun, Seni ve beni, sağduyunu ve bizzat kendini, doğru düzgün konuştuğumuz bile yok, kırk yılda bir görüşüyoruz, ve dürüst olmak gerekirse görüştüğümüze pek değdiği de söylenemez, Suç benim, Suç bana da ait, doğa veya şartlar gereği paralel yolları takip etmek durumundayız, fakat bizi ayıran veya bölen mesafe öyle büyük ki genelde birbirimizi duymuyoruz, Şu anda seni duyuyorum, Şu an acil bir durum söz konusu ve acil durumlar kişileri yakınlaştırır, Her şey olacağına varır, Bu felsefeyi bilirim, insanlar buna yazgıcılık, kadercilik, kısmetçilik derler, oysa aslında, her zamanki gibi, canının istediğini yapa cağın anlamına gelir, Yapmam gerekeni yapacağım anlamına gelir, o kadar, Bazı insanlar için yaptıklarıyla yapılmasını gerektiğini düşündükleri şey aynıdır, Sağduyum olarak ne der sen de, irade meseleleri bu kadar basit değildir, basit olan kararsızlıktır, belirsizliktir, çözümsüzlüktür, Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi, Hiç şaşırma, öğrenmenin yaşı yoktur, Benim görevim sona erdi, belli ki sen canının istediğini yapacaksın, Aynen öyle, Öyleyse hoşça kal, gelecek sefere görüşmek üzere, kendine iyi bak, Herhalde yine bir acil durumda görüşürüz, Vaktinde yetişebilirsem görüşürüz.
İsmet İnönü Atatürk’ün ölümünden sonra Atatürk ilke ve devrimlerine en çok sahip çıkan liderdir. Evinde her zaman namaz kılan, karyolasının başucunda “Allah’ın dediği olur” yazan, orucunu ihmal etmeyen İnönü, Atatürk’ün en temel ve değişmez bir ilkesi olan laiklik ilkesini devam ettirmek için hiçbir zaman camilerde gösteriş namazları kılmamış, seçim meydanlarında dini söylemleri kullanmamış, halkın din duygularını hiçbir zaman kürsüye taşımamıştır. Şu anı çokça anlatılır. İsmet İnönü Samsun’da miting yapmaktadır. Çevresindekiler “Paşam burası tutucu bir muhit biraz Allah’tan söz etseniz” derler. Paşa ‘Peki’ der. Miting sonlanır. İnönü kürsüden iner. Çevresindekiler “Paşam hani Allah’tan söz edecektiniz, unuttunuz mu?” derler. Paşa “Bahsettim ya, sonunda Allahaısmarladık dedim ya” der. Hâlbuki ondan sonraki hemen tüm parti başkanları İsmet İnönü’yü ve partisini dinsizlikle suçlamışlar, 27 yıl din esaret altında kaldı, camileri yıktılar gibi asılsız iftiralarla cahil halkın dini duygularını istismar ederek, camilerde gösteriş namazları kılarak, cami önlerinde propagandalar yaparak kendilerine iktidar yolunu açmışlardır. İsmet İnönü Atatürk’ün ölümünden sonra hem ülke politikasında hem parti politikasında Atatürk devrimlerinin koruyucusu ve savunucusu olmuştur.
Sayfa 241Kitabı okudu
Reklam
Benzimden soluk kelimelerim Hükmünde eriyeceği cümleleri ararken Anlık yaşamın mağlup bedenleri Hortumlarıyla yıktıkları yaşamın Son bulmasını arzuluyordu Bir son mühim değildi İyi bir son arzu edilendi
920 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.