Birisi, birisinin bir davranışı, bir olay…ateşböceğinin karanlıktaki ani ışıltısı gibi, şiirleşir ve yine kendisi olur, kendisi olarak sürer gider. Kadıköy iskelesindeki adam, herkesi yolculayan ve Karşı’dan gelen herkesi karşılayan adam, önce şiiri düşündürmüştü bana. Sonra sonra, onun bir hikayesi, bir romanı olduğunu farkettim. .. O’nun varlığını biraz gecikerek sezmiş olmalıyım. Çünkü “herkesi yakalayan ve karşılayan adam”, kalabalığın herhangi bir ögesiydi. Aykırı, göze batıcı hiçbir yönü yoktu. Akşam vakti, vapurdan çıkıyorsunuz; iskelede bir adamın herkesi “mahfiyyet” içinde, mahcup bir gülümseyiş ve küçücük bir baş hareketiyle selamladığını görüyorsunuz. “Sizi” selamladığını anlamıyorsunuz önce. Çevrenize bakıyor, yolculardan herhangi birisinin o adama yaklaşacağını, birlikte Kadıköy çarşısının kalabalığına karışacaklarını düşünüyorsunuz. Hayır, Herkesi Yolculayan ve Karşılayan Adam bütün vapurları bekliyor. Öbür sabah bakıyorsunuz, bütün sabah vapurlarının bütün yolcularını da yolculamaktadır. Bir usta “şiir, yapılır” demiştir ya…sabah/akşam şiir yapıyordu bence. Birkaç yıl boyunca hep gördüm onu. Sonra, kayıplara karıştı. … Hikayesi ve romanı, kendisinde kaldı.
Orhan Veli giyime kuşama düşkündü, parası olduğunda güzel giysiler yaptırır, güzel kravatlar satın alırdı. Ama ne yazgıdır bu, çok geçmeden parasız kalıverir ve güzelim giysisini satıverirdi. Sattığı yer de hep aynı eskici olurdu, Hergele Meydanı'ndaki bir eskici. [...] Bu giysilerin pantolon paçaları dardı elbet, Orhan'ın beğenisine uygun olarak. Bir gün, gene bir giysisini götürdüğünde, eskici, "Beyim, bir dahaki sefer paçaları bol tut, çünkü satılmıyor dar paçalı olduğu için" demiş.
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Orhan Veli, zaman zaman, biz Türkçe konuşanlara, "Şimdi ne düşündüğünü anlıyorum. Ama ne söyleyeceğini bilemiyorsun. Ben senin dilinim. Söyle benim şu mısralarımı, açılırsın." diyor.
Sayfa 109Kitabı okudu
Frerlerin 13. yüzyılda sahneye çıkması, rahiplerin ya da keşişlerin ilgi­lenmediği bir boşluğu doldurmaya yönelikti. Bu akımın öncüleri Assisi'li Francesco (1182-1226) ve Dominic Guzman (y. 1170-1234) o dönemde kilise­nin özgürce sokaklara çıkıp vaaz verecek ve günah çıkartacak, insanlara yaşadıkları yerlerde onlar gibi yaşayarak yol
Sayfa 496 - Yapı Kredi Yayınları.
Çokluk denizinde yunmak herkese vergi değildir: bir sanattır kalabalığın tadını çıkarmak; beşiğinde bir periden kılık değiştirme ve maske zevkini, ev kinini ve yolculuk tutkusunu almış kişi, yalnız o kişi, insan türünün sırtından bir canlılık sarhoşluğuna dönüştürür bunu. Kalabalık, yalnızlık: etkin ve verimli ozanın birbirleriyle kolayca
Gene de topaldık bütün ayaklarımızın üstünde, kör, duygusuz ve tekildik kalabalığın ortasında. Umutsuzduk, seyrek ağaçlar gibi. Soğuk ve gergindik. Bir ülkeden ötekine hiç durmaksızın yabancıydık. Doyumsuz bir kıstastı kadın, katı irisimizde
Reklam
_Her inanç, Putperestliktir. _İster bir ağaç ya da taştan bir put yapın, isterse onu soyut kavramlardan oluşturun fark etmez. Hepsi birdir. Değil mi ki önümüze kurban sunduğumuz, yakarıp şükrettiğimiz kişisel bir varlık koyuyoruz. Bu nihayetinde putperestliktir. Aslında ister koyunumuzu isterse istek ve eğilimlerimizi kurban edelim, bu çok büyük
Uyanıp aldanıştan, kendime geldiğimde Ve gürültüsü kalabalığın ürkütüp öteye Kaçırdığında benim çağrısız konuk hayalimi Ah! Nasıl bozmak istiyorum onların şenliğini! Ve küstahça fırlatmak yüzlerine Acıya ve öfkeye bulanmış demirden bir şiiri!..
_Her inanç, Putperestliktir. _İster bir ağaç ya da taştan bir put yapın, isterse onu soyut kavramlardan oluşturun fark etmez. Hepsi birdir. Değil mi ki önümüze kurban sunduğumuz, yakarıp şükrettiğimiz kişisel bir varlık koyuyoruz. Bu nihayetinde putperestliktir. Aslında ister koyunumuzu isterse istek ve eğilimlerimizi kurban edelim, bu çok büyük
Ölür.
İster sevgili, ister dost olsun, Ayrılmak saati gelip çattı mı, sakın gizleme; Sen omuzdan kesilmiş bir çaresiz kolsun. Eskiye de boş ver onu da eşeleme; Ne iyiydik’ler, yine görüşürüz’ler Dikenli tel gibi takılmasın boğazına. Biliyorsun bu sözler inandırıcı değiller. Çoğaltmadan katlan acının en azına; Bekleme aracın kalkmasını, ayrılıklar götürü. Karış telâşlı bir kalabalığın içine, Yürü ardına bakmadan, durmadan yürü; Yeni aşkların, yeni dostlukların geleceğine. Alıştır kendini her şey biter ve gömülür; “Ve nice yazlardan sonra kuğu da ölür.”
Sayfa 213Kitabı okudu
115 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.